Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Yemîn olsun fecr’e (şafak vaktine)!
2 Ve on geceye!
3 Hem çifte ve teke!
4 Ve geçip giderken, geceye!
5 Bunda bir akıl sâhibi için (ibret alınacak) bir yemin (bu yemine lâyık hakikatler)vardır, değil mi?
6 Görmedin mi Rabbin, Âd (kavmin)e nasıl (azâb) etti?
7 O (sütunlar üzerine kurulmuş binâlarla dolu) direkli İrem (şehrin)e!
8 Ki şehirler içinde onun benzeri yaratılmamıştı.
9 Vâdide (ev yapmak için) kayaları oyan Semûd’a da (nasıl azâb etti)?
10 Ve kazıklar sâhibi Fira'vun’a?
11 Onlar ki memleketler(in)de azgınlık etmişlerdi.
12 Böylece oralarda fesâdı çoğaltmışlardı.
13 Bundan dolayı Rabbin, onların üzerine bir azab kamçısı yağdırdı!
14 Şübhesiz ki Rabbin, elbette (her an) gözetlemededir.
15 Fakat insan, Rabbi kendisini (varlıkla) imtihân edip, ona ikramda bulunduğu ve ona ni'met verdiği zaman, bunun üzerine: 'Rabbim bana ikrâm etti!' der.
16 Ama onu sinamak icin rizikini daraltip bir olcuye gore verdigi zaman: «Rabbim bana hor bakti» der.
17 Hayır! (Siz) doğrusu yetime ikrâm etmiyorsunuz!
18 Ve yoksulu yedirmeye, birbirinizi teşvîk etmiyorsunuz!
19 Hem mîrâsı, helâl haram demeyen bir yiyişle yiyorsunuz!
20 Ve malı, aşırı bir sevgi ile seviyorsunuz!
21 Hayır! Yer (çarpıla çarpıla) un ufak olarak dümdüz edildiği zaman!
22 Rabbin(in emri) geldiği ve melekler saf saf dizildiği (zaman)!
23 O gün Cehennem de getirilir; insan o gün (günahlarını) hatırlar; artık o hatırlama(nın faydası) ona nereden olacak?
24 (O zaman insan:) 'Keşke ben, (bu ebedî) hayâtım için önceden (dünyada iken iyi ameller) yapsaydım!' der.
25 Artık o gün, O’nun (Allah’ın) azâbı gibi, hiçkimse azâb edemez!
26 Ve O’nun bağı gibi, hiçkimse bağ vuramaz!
27 (Allah, mü’min kuluna ise:) 'Ey nefs-i mutmainne (kâmil bir îman sâhibi olarak huzûra ermiş olan nefis)!'
28 '(Hem) râzı olan, (hem) kendisinden râzı olunan (sen Rabbinden, O da senden râzı)olarak Rabbine dön!'
29 'Artık (sâlih) kullarımın arasına katıl!'
30 'Ve (onlarla) Cennetime gir!'
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَالْفَجْرِۙ 1
وَلَيَالٍ عَشْرٍۙ 2
وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِۙ 3
وَالَّيْلِ اِذَا يَسْرِۚ 4
هَلْ ف۪ي ذٰلِكَ قَسَمٌ لِذ۪ي حِجْرٍۜ 5
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍۙۖ 6
اِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِۙۖ 7
اَلَّت۪ي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِۙۖ 8
وَثَمُودَ الَّذ۪ينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِۙۖ 9
وَفِرْعَوْنَ ذِي الْاَوْتَادِۙۖ 10
اَلَّذ۪ينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِۙۖ 11
فَاَكْثَرُوا ف۪يهَا الْفَسَادَۙۖ 12
فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍۙۖ 13
اِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِۜ 14
فَاَمَّا الْاِنْسَانُ اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ رَبُّهُ فَاَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَكْرَمَنِۜ 15
وَاَمَّٓا اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَهَانَنِۚ 16
كَلَّا بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَت۪يمَۙ 17
وَلَا تَحَٓاضُّونَ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۙ 18
وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ اَكْلاً لَماًّۙ 19
وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُباًّ جَماًّۜ 20
كَلَّٓا اِذَا دُكَّتِ الْاَرْضُ دَكاًّ دَكاًّۙ 21
وَجَٓاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفاًّ صَفاًّۚ 22
وَج۪ٓيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ وَاَنّٰى لَهُ الذِّكْرٰىۜ 23
يَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي قَدَّمْتُ لِحَيَات۪يۚ 24
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُٓ اَحَدٌۙ 25
وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُٓ اَحَدٌۜ 26
يَٓا اَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُۗ 27
اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ 28
فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ 29
وَادْخُل۪ي جَنَّت۪ي 30
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
وَالْفَجْرِۙ
Yemîn olsun fecr’e (şafak vaktine)!
1
وَلَيَالٍ عَشْرٍۙ
Ve on geceye!
2
وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِۙ
Hem çifte ve teke!
3
وَالَّيْلِ اِذَا يَسْرِۚ
Ve geçip giderken, geceye!
4
هَلْ ف۪ي ذٰلِكَ قَسَمٌ لِذ۪ي حِجْرٍۜ
Bunda bir akıl sâhibi için (ibret alınacak) bir yemin (bu yemine lâyık hakikatler)vardır, değil mi?
5
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍۙۖ
Görmedin mi Rabbin, Âd (kavmin)e nasıl (azâb) etti?
6
اِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِۙۖ
O (sütunlar üzerine kurulmuş binâlarla dolu) direkli İrem (şehrin)e!
7
اَلَّت۪ي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِۙۖ
Ki şehirler içinde onun benzeri yaratılmamıştı.
8
وَثَمُودَ الَّذ۪ينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِۙۖ
Vâdide (ev yapmak için) kayaları oyan Semûd’a da (nasıl azâb etti)?
9
وَفِرْعَوْنَ ذِي الْاَوْتَادِۙۖ
Ve kazıklar sâhibi Fira'vun’a?
10
اَلَّذ۪ينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِۙۖ
Onlar ki memleketler(in)de azgınlık etmişlerdi.
11
فَاَكْثَرُوا ف۪يهَا الْفَسَادَۙۖ
Böylece oralarda fesâdı çoğaltmışlardı.
12
فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍۙۖ
Bundan dolayı Rabbin, onların üzerine bir azab kamçısı yağdırdı!
13
اِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِۜ
Şübhesiz ki Rabbin, elbette (her an) gözetlemededir.
14
فَاَمَّا الْاِنْسَانُ اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ رَبُّهُ فَاَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَكْرَمَنِۜ
Fakat insan, Rabbi kendisini (varlıkla) imtihân edip, ona ikramda bulunduğu ve ona ni'met verdiği zaman, bunun üzerine: 'Rabbim bana ikrâm etti!' der.
15
وَاَمَّٓا اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَهَانَنِۚ
Ama onu sinamak icin rizikini daraltip bir olcuye gore verdigi zaman: «Rabbim bana hor bakti» der.
16
كَلَّا بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَت۪يمَۙ
Hayır! (Siz) doğrusu yetime ikrâm etmiyorsunuz!
17
وَلَا تَحَٓاضُّونَ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۙ
Ve yoksulu yedirmeye, birbirinizi teşvîk etmiyorsunuz!
18
وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ اَكْلاً لَماًّۙ
Hem mîrâsı, helâl haram demeyen bir yiyişle yiyorsunuz!
19
وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُباًّ جَماًّۜ
Ve malı, aşırı bir sevgi ile seviyorsunuz!
20
كَلَّٓا اِذَا دُكَّتِ الْاَرْضُ دَكاًّ دَكاًّۙ
Hayır! Yer (çarpıla çarpıla) un ufak olarak dümdüz edildiği zaman!
21
وَجَٓاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفاًّ صَفاًّۚ
Rabbin(in emri) geldiği ve melekler saf saf dizildiği (zaman)!
22
وَج۪ٓيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ وَاَنّٰى لَهُ الذِّكْرٰىۜ
O gün Cehennem de getirilir; insan o gün (günahlarını) hatırlar; artık o hatırlama(nın faydası) ona nereden olacak?
23
يَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي قَدَّمْتُ لِحَيَات۪يۚ
(O zaman insan:) 'Keşke ben, (bu ebedî) hayâtım için önceden (dünyada iken iyi ameller) yapsaydım!' der.
24
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُٓ اَحَدٌۙ
Artık o gün, O’nun (Allah’ın) azâbı gibi, hiçkimse azâb edemez!
25
وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُٓ اَحَدٌۜ
Ve O’nun bağı gibi, hiçkimse bağ vuramaz!
26
يَٓا اَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُۗ
(Allah, mü’min kuluna ise:) 'Ey nefs-i mutmainne (kâmil bir îman sâhibi olarak huzûra ermiş olan nefis)!'
27
اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ
'(Hem) râzı olan, (hem) kendisinden râzı olunan (sen Rabbinden, O da senden râzı)olarak Rabbine dön!'
28
فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ
'Artık (sâlih) kullarımın arasına katıl!'
29
وَادْخُل۪ي جَنَّت۪ي
'Ve (onlarla) Cennetime gir!'
30

Sureler

Mealler
Beled Suresi
Sonraki