|
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla |
|
|
وَالْفَجْرِۙ Tan yerinin ağarmasına (şafağa), |
1 |
|
وَلَيَالٍ عَشْرٍۙ On geceye (Zilhicce ayının ilk on gecesine yahut Ramazan'ın son on gecesine), |
2 |
|
وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِۙ Çift ve tek (olarak yaratılan şeyler)e, |
3 |
|
وَالَّيْلِ اِذَا يَسْرِۚ Geçip gittiği zaman geceye andolsun ki, (inkârcılar mutlaka azaba uğrayacaklardır)! |
4 |
|
هَلْ ف۪ي ذٰلِكَ قَسَمٌ لِذ۪ي حِجْرٍۜ Nasıl bun(lar)da, akıl sahibi olan(lar) için bir yemin (değeri) var değil mi? |
5 |
|
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍۙۖ (6-10) Rabbinin, Ad kavmine (Hûd peygamberin toplumuna), şehirler içinde benzeri kurulmamış sütunlarla dolu olan İrem şehrine, vadide kayaları yontan (Salih'in kavmi) Semûd'a ve direk gibi sağlam orduları olan Firavun'a neler yaptığını görmedin mi? |
6 |
|
اِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِۙۖ (6-10) Rabbinin, Ad kavmine (Hûd peygamberin toplumuna), şehirler içinde benzeri kurulmamış sütunlarla dolu olan İrem şehrine, vadide kayaları yontan (Salih'in kavmi) Semûd'a ve direk gibi sağlam orduları olan Firavun'a neler yaptığını görmedin mi? |
7 |
|
اَلَّت۪ي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِۙۖ (6-10) Rabbinin, Ad kavmine (Hûd peygamberin toplumuna), şehirler içinde benzeri kurulmamış sütunlarla dolu olan İrem şehrine, vadide kayaları yontan (Salih'in kavmi) Semûd'a ve direk gibi sağlam orduları olan Firavun'a neler yaptığını görmedin mi? |
8 |
|
وَثَمُودَ الَّذ۪ينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِۙۖ (6-10) Rabbinin, Ad kavmine (Hûd peygamberin toplumuna), şehirler içinde benzeri kurulmamış sütunlarla dolu olan İrem şehrine, vadide kayaları yontan (Salih'in kavmi) Semûd'a ve direk gibi sağlam orduları olan Firavun'a neler yaptığını görmedin mi? |
9 |
|
وَفِرْعَوْنَ ذِي الْاَوْتَادِۙۖ (6-10) Rabbinin, Ad kavmine (Hûd peygamberin toplumuna), şehirler içinde benzeri kurulmamış sütunlarla dolu olan İrem şehrine, vadide kayaları yontan (Salih'in kavmi) Semûd'a ve direk gibi sağlam orduları olan Firavun'a neler yaptığını görmedin mi? |
10 |
|
اَلَّذ۪ينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِۙۖ (11-12) Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi. |
11 |
|
فَاَكْثَرُوا ف۪يهَا الْفَسَادَۙۖ (11-12) Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi. |
12 |
|
فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍۙۖ Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı yağdırdı. |
13 |
|
اِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِۜ Şüphesiz ki Rabbin, (kullarının bütün yaptıklarını) görüp gözetendir. |
14 |
|
فَاَمَّا الْاِنْسَانُ اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ رَبُّهُ فَاَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَكْرَمَنِۜ Fakat insan; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, nimetler verse: “Rabbim bana ikram etti” der. |
15 |
|
وَاَمَّٓا اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَهَانَنِۚ Ama ne zaman onu deneyerek, rızkını kıssa, hemen: “Rabbim bana ihanet etti” der. |
16 |
|
كَلَّا بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَت۪يمَۙ Hayır, yetime karşı cömert davranmıyorsunuz. |
17 |
|
وَلَا تَحَٓاضُّونَ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۙ Yoksulu yedirmek konusunda (gayret göstermiyor ve) birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. |
18 |
|
وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ اَكْلاً لَماًّۙ Sınır tanımaz bir biçimde (haram helâl demeden) mirası alabildiğine yiyorsunuz. |
19 |
|
وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُباًّ جَماًّۜ Malı da pek çok seviyorsunuz. |
20 |
|
كَلَّٓا اِذَا دُكَّتِ الْاَرْضُ دَكاًّ دَكاًّۙ Hayır, (bunların hiç biri doğru değildir). Yeryüzü sarsılıp parça parça döküldüğü (zaman), |
21 |
|
وَجَٓاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفاًّ صَفاًّۚ Rabbin(in emri) gelip melekler saf saf dizildiği (zaman), |
22 |
|
وَج۪ٓيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ وَاَنّٰى لَهُ الذِّكْرٰىۜ O gün cehennem getirilip ortaya konur. İşte o gün düşünüp anlar insan. Ama düşünüp hatırlamanın ona ne yararı var (artık iş işten geçmiştir)! |
23 |
|
يَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي قَدَّمْتُ لِحَيَات۪يۚ (İşte o zaman insan:) “Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım” der. |
24 |
|
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُٓ اَحَدٌۙ (25-26) Artık o gün, O'nun (Allah'ın) azabı gibi hiç kimse azap edemez ve O'nun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz. |
25 |
|
وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُٓ اَحَدٌۜ (25-26) Artık o gün, O'nun (Allah'ın) azabı gibi hiç kimse azap edemez ve O'nun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz. |
26 |
|
يَٓا اَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُۗ (27-28) (Sonra Allah, inanan kimseye şöyle buyurur:) “Ey (imanda sebat gösteren) itaatkâr nefis! Sen O'ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!” |
27 |
|
اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ (29-30) “Sen de katıl has kullarımın arasına ve (onlarla beraber) gir cennetime!” |
28 |
|
فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ (29-30) “Sen de katıl has kullarımın arasına ve (onlarla beraber) gir cennetime!” |
29 |
|
وَادْخُل۪ي جَنَّت۪ي
A PHP Error was encountered
Severity: Notice
Message: Undefined offset: 29
Filename: views/sure_view.php
Line Number: 347
Backtrace:
File: /home/kuranikerimmeali/domains/kuranikerimmeali.net/public_html/uygulama/views/sure_view.php
Line: 347
Function: _error_handler
File: /home/kuranikerimmeali/domains/kuranikerimmeali.net/public_html/uygulama/libraries/Template.php
Line: 222
Function: view
File: /home/kuranikerimmeali/domains/kuranikerimmeali.net/public_html/uygulama/controllers/Sureler.php
Line: 83
Function: render
File: /home/kuranikerimmeali/domains/kuranikerimmeali.net/public_html/index.php
Line: 315
Function: require_once
|
30 |