Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Ha, Mim.
2 (2-3) Apacik olan Kitap'a and olsun ki, Biz onu, kutlu bir gecede indirdik. Dogrusu Biz, insanlari uyarmaktayiz.
3 (2-3) Apacik olan Kitap'a and olsun ki, Biz onu, kutlu bir gecede indirdik. Dogrusu Biz, insanlari uyarmaktayiz.
4 (4-7) Katimizdan bir buyrukla, her hikmetli ise o gecede hukmedilir. Dogrusu Biz oteden beri peygamberler gondermekteyiz. Eger kesin olarak inanirsaniz bilin ki, bu senin Rabbinden, goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbinden bir rahmettir. O, isitendir, bilendir.
5 (4-7) Katimizdan bir buyrukla, her hikmetli ise o gecede hukmedilir. Dogrusu Biz oteden beri peygamberler gondermekteyiz. Eger kesin olarak inanirsaniz bilin ki, bu senin Rabbinden, goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbinden bir rahmettir. O, isitendir, bilendir.
6 (4-7) Katimizdan bir buyrukla, her hikmetli ise o gecede hukmedilir. Dogrusu Biz oteden beri peygamberler gondermekteyiz. Eger kesin olarak inanirsaniz bilin ki, bu senin Rabbinden, goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbinden bir rahmettir. O, isitendir, bilendir.
7 (4-7) Katimizdan bir buyrukla, her hikmetli ise o gecede hukmedilir. Dogrusu Biz oteden beri peygamberler gondermekteyiz. Eger kesin olarak inanirsaniz bilin ki, bu senin Rabbinden, goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbinden bir rahmettir. O, isitendir, bilendir.
8 O'ndan baska tanri yoktur; diriltir ve oldurur. Sizin de Rabbiniz onceki babalarinizin da Rabbidir.
9 Ama inkarcilar, dirilmekten suphededirler, bunu eglenceye alirlar.
10 (10-11) GOgun, insanlari buruyecek ve gozle gorulecek bir duman cikaracagi gunu bekle; bu, can yakan bir azabdir.
11 (10-11) GOgun, insanlari buruyecek ve gozle gorulecek bir duman cikaracagi gunu bekle; bu, can yakan bir azabdir.
12 Insanlar: «Rabbimiz! Bu azabi bizden kaldir; dogrusu artik biz inananlariz» derler.
13 (13-14) Nerde onlarda ogut almak? Kendilerine gercegi aciklayan bir peygamber gelmisti ve ondan yuz cevirmisler, «Belletilmis bir deli» demislerdi.
14 (13-14) Nerde onlarda ogut almak? Kendilerine gercegi aciklayan bir peygamber gelmisti ve ondan yuz cevirmisler, «Belletilmis bir deli» demislerdi.
15 N/A
16 Onlari carptikca carpacagimiz gun ocumuzu suphesiz aliriz.
17 And olsun ki, onlardan once, Firavun milletini denemistik. Onlara gelen degerli bir peygamber demisti ki:
18 «Ey Allah'in kullari! Bana gelin, dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim.»
19 «Allah'a karsi ustun gelmeye kalkismayin; dogrusu ben size apacik bir delil getirdim.»
20 «eni taslamanizdan oturu, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a sigindim.»
21 «ana inanmazsaniz, basimdan cekilin.»
22 Bunlar, suclu bir millet oldugu icin, Rabbine yardim etmesi icin yalvardi.
23 Allah da soyle buyurdu: «Kullarimi geceleyin yola cikar; suphesiz takip olunacaksiniz.»
24 Denizi açık bırak! Çünkü onlar ordu halinde gelip boğulacaklar.
25 (25-27) Orada nice bahceler, pinarlar, ekinler, guzel konaklar, eglenip durduklari nimetler birakmislardi.
26 (25-27) Orada nice bahceler, pinarlar, ekinler, guzel konaklar, eglenip durduklari nimetler birakmislardi.
27 (25-27) Orada nice bahceler, pinarlar, ekinler, guzel konaklar, eglenip durduklari nimetler birakmislardi.
28 Bu boyledir; onlari baska bir millete miras biraktik.
29 Gok ve yer, onlar icin gozyasi dokmedi, onlar erteye birakilmamislardi. *
30 (30-31) And olsun ki, Israilogullarini, azgin bir zorba olan Firavun'un alcaltici azabindan kurtardik.
31 (30-31) And olsun ki, Israilogullarini, azgin bir zorba olan Firavun'un alcaltici azabindan kurtardik.
32 And olsun ki, onlarin durumunu bilerek dunyalarin uzerinde seckin kildik.
33 Onlarin, her birinde acikca bir imtihan bulunan, mucizeler verdik.
34 (34-36) Dogrusu inkarcilar, «Olum bir defadir, tekrar diriltilmeyecegiz. Eger dogru sozlu iseniz bize babalarimizi getirsenize» derler.
35 (34-36) Dogrusu inkarcilar, «Olum bir defadir, tekrar diriltilmeyecegiz. Eger dogru sozlu iseniz bize babalarimizi getirsenize» derler.
36 (34-36) Dogrusu inkarcilar, «Olum bir defadir, tekrar diriltilmeyecegiz. Eger dogru sozlu iseniz bize babalarimizi getirsenize» derler.
37 Bunlar mi daha ustun yoksa Tubba milleti ve onlardan oncekiler mi? Onlari yok etmisizdir, cunku onlar suclu idiler.
38 Biz gokleri, yeri ve ikisinin arasinda bulunanlari oyun olsun diye yaratmadik.
39 Biz onlari, ancak ve ancak gerektigi gibi yarattik, ama insanlarin cogu bilmezler.
40 Dogrusu hukum gunu hepsinin bir arada bulunacagi gundur.
41 O gun, dostun dosta hicbir faydasi olmaz, yardim da gormezler.
42 Yalniz, Allah'in merhamet ettigi kimseler bunlarin disindadir. O, suphesiz gucludur, merhametlidir. *
43 (43-46) Dogrusu gunahkarlarin yiyecegi Zakkum agacidir; karinlarda suyun kaynamasi gibi kaynayan, erimis maden gibidir.
44 (43-46) Dogrusu gunahkarlarin yiyecegi Zakkum agacidir; karinlarda suyun kaynamasi gibi kaynayan, erimis maden gibidir.
45 (43-46) Dogrusu gunahkarlarin yiyecegi Zakkum agacidir; karinlarda suyun kaynamasi gibi kaynayan, erimis maden gibidir.
46 (43-46) Dogrusu gunahkarlarin yiyecegi Zakkum agacidir; karinlarda suyun kaynamasi gibi kaynayan, erimis maden gibidir.
47 (47-50) «ucluyu yakalayin, cehennemin ortasina surukleyin, sonra basina azap olarak kaynar su dokun» denir, sonra ona: «Tad bakalim, hani serefli olan, degerli olan yalniz sendin. Iste bu, suphelenip durdugunuz seydir» denir.
48 (47-50) «ucluyu yakalayin, cehennemin ortasina surukleyin, sonra basina azap olarak kaynar su dokun» denir, sonra ona: «Tad bakalim, hani serefli olan, degerli olan yalniz sendin. Iste bu, suphelenip durdugunuz seydir» denir.
49 (47-50) «ucluyu yakalayin, cehennemin ortasina surukleyin, sonra basina azap olarak kaynar su dokun» denir, sonra ona: «Tad bakalim, hani serefli olan, degerli olan yalniz sendin. Iste bu, suphelenip durdugunuz seydir» denir.
50 (47-50) «ucluyu yakalayin, cehennemin ortasina surukleyin, sonra basina azap olarak kaynar su dokun» denir, sonra ona: «Tad bakalim, hani serefli olan, degerli olan yalniz sendin. Iste bu, suphelenip durdugunuz seydir» denir.
51 (51-52) Allah'a karsi gelmekten sakinmis olanlar ise, guvenli bir yerde, bahcelerde ve pinar baslarindadirlar.
52 (51-52) Allah'a karsi gelmekten sakinmis olanlar ise, guvenli bir yerde, bahcelerde ve pinar baslarindadirlar.
53 Ince ipekten ve parlak atlastan giyinerek karsilikli otururlar.
54 Bu boyledir; onlari iri siyah gozlu hurilerle eslendiririz. ?
55 Orada, guven icinde olarak her yemisi isteyebilirler.
56 (56-57) Orada, ilk olumden baska bir olum tatmazlar. Rabbin lutfuyla onlari cehennem azabindan korumustur. Iste buyuk kurtulus budur.
57 (56-57) Orada, ilk olumden baska bir olum tatmazlar. Rabbin lutfuyla onlari cehennem azabindan korumustur. Iste buyuk kurtulus budur.
58 (58-59) Biz, ogut alirlar diye, Kuran'i senin dilinde indirerek kolayca anlasilmasini sagladik. Sen bekle, onlar da beklemektedirler. *
59 (58-59) Biz, ogut alirlar diye, Kuran'i senin dilinde indirerek kolayca anlasilmasini sagladik. Sen bekle, onlar da beklemektedirler. *
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
حٰمٓۜ 1
وَالْكِتَابِ الْمُب۪ينِۙ 2
اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ اِنَّا كُنَّا مُنْذِر۪ينَ 3
ف۪يهَا يُفْرَقُ كُـلُّ اَمْرٍ حَـك۪يمٍۜ 4
اَمْراً مِنْ عِنْدِنَاۜ اِنَّا كُنَّا مُرْسِل۪ينَۚ 5
رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُۙ 6
رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۢ اِنْ كُنْتُمْ مُوقِن۪ينَ 7
لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ يُحْـي۪ وَيُم۪يتُۜ رَبُّكُمْ وَرَبُّ اٰبَٓائِكُمُ الْاَوَّل۪ينَ 8
بَلْ هُمْ ف۪ي شَكٍّ يَلْعَبُونَ 9
فَارْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِي السَّمَٓاءُ بِدُخَانٍ مُب۪ينٍۙ 10
يَغْشَى النَّاسَۜ هٰذَا عَذَابٌ اَل۪يمٌ 11
رَبَّـنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ اِنَّا مُؤْمِنُونَ 12
اَنّٰى لَهُمُ الذِّكْرٰى وَقَدْ جَٓاءَهُمْ رَسُولٌ مُب۪ينٌۙ 13
ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَجْنُونٌۢ 14
اِنَّا كَاشِفُوا الْعَذَابِ قَل۪يلاً اِنَّكُمْ عَٓائِدُونَۢ 15
يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرٰىۚ اِنَّا مُنْتَقِمُونَ 16
وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَٓاءَهُمْ رَسُولٌ كَر۪يمٌۙ 17
اَنْ اَدُّٓوا اِلَيَّ عِبَادَ اللّٰهِۜ اِنّ۪ي لَكُمْ رَسُولٌ اَم۪ينٌۙ 18
وَاَنْ لَا تَعْلُوا عَلَى اللّٰهِۚ اِنّ۪ٓي اٰت۪يكُمْ بِسُلْطَانٍ مُب۪ينٍۚ 19
وَاِنّ۪ي عُذْتُ بِرَبّ۪ي وَرَبِّكُمْ اَنْ تَرْجُمُونِۘ 20
وَاِنْ لَمْ تُؤْمِنُوا ل۪ي فَاعْتَزِلُونِ 21
فَدَعَا رَبَّهُٓ اَنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ قَوْمٌ مُجْرِمُونَ 22
فَاَسْرِ بِعِبَاد۪ي لَيْلاً اِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَۙ 23
وَاتْرُكِ الْبَحْرَ رَهْواًۜ اِنَّهُمْ جُنْدٌ مُغْرَقُونَ 24
كَمْ تَرَكُوا مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ 25
وَزُرُوعٍ وَمَقَامٍ كَر۪يمٍۙ 26
وَنَعْمَةٍ كَانُوا ف۪يهَا فَاكِه۪ينَۙ 27
كَذٰلِكَ۠ وَاَوْرَثْنَاهَا قَوْماً اٰخَر۪ينَ 28
فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَٓاءُ وَالْاَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنْظَر۪ينَ۟ 29
وَلَقَدْ نَجَّيْنَا بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَ مِنَ الْعَذَابِ الْمُه۪ينِۙ 30
مِنْ فِرْعَوْنَۜ اِنَّهُ كَانَ عَالِياً مِنَ الْمُسْرِف۪ينَ 31
وَلَقَدِ اخْتَرْنَاهُمْ عَلٰى عِلْمٍ عَلَى الْعَالَم۪ينَۚ 32
وَاٰتَيْنَاهُمْ مِنَ الْاٰيَاتِ مَا ف۪يهِ بَلٰٓؤٌا مُب۪ينٌ 33
اِنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ لَيَقُولُونَۙ 34
اِنْ هِيَ اِلَّا مَوْتَتُنَا الْاُو۫لٰى وَمَا نَحْنُ بِمُنْشَر۪ينَ 35
فَأْتُوا بِاٰبَٓائِنَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ 36
اَهُمْ خَيْرٌ اَمْ قَوْمُ تُبَّعٍۙ وَالَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۜ اَهْلَكْنَاهُمْۘ اِنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِم۪ينَ 37
وَمَا خَلَقْنَا السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِب۪ينَ 38
مَا خَلَقْنَاهُمَٓا اِلَّا بِالْحَقِّ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ 39
اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ م۪يقَاتُهُمْ اَجْمَع۪ينَۙ 40
يَوْمَ لَا يُغْن۪ي مَوْلًى عَنْ مَوْلًى شَيْـٔاً وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَۙ 41
اِلَّا مَنْ رَحِمَ اللّٰهُۜ اِنَّهُ هُوَ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُ۟ 42
اِنَّ شَجَرَتَ الزَّقُّومِۙ 43
طَعَامُ الْاَث۪يمِۚۛ 44
كَالْمُهْلِۚۛ يَغْل۪ي فِي الْبُطُونِۙ 45
كَغَلْيِ الْحَم۪يمِ 46
خُذُوهُ فَاعْتِلُوهُ اِلٰى سَوَٓاءِ الْجَح۪يمِۚ 47
ثُمَّ صُبُّوا فَوْقَ رَأْسِه۪ مِنْ عَذَابِ الْحَم۪يمِۜ 48
ذُقْۙ ۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَز۪يزُ الْكَر۪يمُ 49
اِنَّ هٰذَا مَا كُنْتُمْ بِه۪ تَمْتَرُونَ 50
اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي مَقَامٍ اَم۪ينٍۙ 51
ف۪ي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۚ 52
يَلْبَسُونَ مِنْ سُنْدُسٍ وَاِسْتَبْرَقٍ مُتَقَابِل۪ينَۚ 53
كَذٰلِكَ۠ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ ع۪ينٍۜ 54
يَدْعُونَ ف۪يهَا بِكُلِّ فَاكِهَةٍ اٰمِن۪ينَۙ 55
لَا يَذُوقُونَ ف۪يهَا الْمَوْتَ اِلَّا الْمَوْتَةَ الْاُو۫لٰىۚ وَوَقٰيهُمْ عَذَابَ الْجَح۪يمِۙ 56
فَضْلاً مِنْ رَبِّكَۜ ذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ 57
فَاِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ 58
فَارْتَقِبْ اِنَّهُمْ مُرْتَقِبُونَ 59
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
حٰمٓۜ
Ha, Mim.
1
وَالْكِتَابِ الْمُب۪ينِۙ
(2-3) Apacik olan Kitap'a and olsun ki, Biz onu, kutlu bir gecede indirdik. Dogrusu Biz, insanlari uyarmaktayiz.
2
اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ اِنَّا كُنَّا مُنْذِر۪ينَ
(2-3) Apacik olan Kitap'a and olsun ki, Biz onu, kutlu bir gecede indirdik. Dogrusu Biz, insanlari uyarmaktayiz.
3
ف۪يهَا يُفْرَقُ كُـلُّ اَمْرٍ حَـك۪يمٍۜ
(4-7) Katimizdan bir buyrukla, her hikmetli ise o gecede hukmedilir. Dogrusu Biz oteden beri peygamberler gondermekteyiz. Eger kesin olarak inanirsaniz bilin ki, bu senin Rabbinden, goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbinden bir rahmettir. O, isitendir, bilendir.
4
اَمْراً مِنْ عِنْدِنَاۜ اِنَّا كُنَّا مُرْسِل۪ينَۚ
(4-7) Katimizdan bir buyrukla, her hikmetli ise o gecede hukmedilir. Dogrusu Biz oteden beri peygamberler gondermekteyiz. Eger kesin olarak inanirsaniz bilin ki, bu senin Rabbinden, goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbinden bir rahmettir. O, isitendir, bilendir.
5
رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُۙ
(4-7) Katimizdan bir buyrukla, her hikmetli ise o gecede hukmedilir. Dogrusu Biz oteden beri peygamberler gondermekteyiz. Eger kesin olarak inanirsaniz bilin ki, bu senin Rabbinden, goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbinden bir rahmettir. O, isitendir, bilendir.
6
رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۢ اِنْ كُنْتُمْ مُوقِن۪ينَ
(4-7) Katimizdan bir buyrukla, her hikmetli ise o gecede hukmedilir. Dogrusu Biz oteden beri peygamberler gondermekteyiz. Eger kesin olarak inanirsaniz bilin ki, bu senin Rabbinden, goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbinden bir rahmettir. O, isitendir, bilendir.
7
لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ يُحْـي۪ وَيُم۪يتُۜ رَبُّكُمْ وَرَبُّ اٰبَٓائِكُمُ الْاَوَّل۪ينَ
O'ndan baska tanri yoktur; diriltir ve oldurur. Sizin de Rabbiniz onceki babalarinizin da Rabbidir.
8
بَلْ هُمْ ف۪ي شَكٍّ يَلْعَبُونَ
Ama inkarcilar, dirilmekten suphededirler, bunu eglenceye alirlar.
9
فَارْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِي السَّمَٓاءُ بِدُخَانٍ مُب۪ينٍۙ
(10-11) GOgun, insanlari buruyecek ve gozle gorulecek bir duman cikaracagi gunu bekle; bu, can yakan bir azabdir.
10
يَغْشَى النَّاسَۜ هٰذَا عَذَابٌ اَل۪يمٌ
(10-11) GOgun, insanlari buruyecek ve gozle gorulecek bir duman cikaracagi gunu bekle; bu, can yakan bir azabdir.
11
رَبَّـنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ اِنَّا مُؤْمِنُونَ
Insanlar: «Rabbimiz! Bu azabi bizden kaldir; dogrusu artik biz inananlariz» derler.
12
اَنّٰى لَهُمُ الذِّكْرٰى وَقَدْ جَٓاءَهُمْ رَسُولٌ مُب۪ينٌۙ
(13-14) Nerde onlarda ogut almak? Kendilerine gercegi aciklayan bir peygamber gelmisti ve ondan yuz cevirmisler, «Belletilmis bir deli» demislerdi.
13
ثُمَّ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَقَالُوا مُعَلَّمٌ مَجْنُونٌۢ
(13-14) Nerde onlarda ogut almak? Kendilerine gercegi aciklayan bir peygamber gelmisti ve ondan yuz cevirmisler, «Belletilmis bir deli» demislerdi.
14
اِنَّا كَاشِفُوا الْعَذَابِ قَل۪يلاً اِنَّكُمْ عَٓائِدُونَۢ
N/A
15
يَوْمَ نَبْطِشُ الْبَطْشَةَ الْكُبْرٰىۚ اِنَّا مُنْتَقِمُونَ
Onlari carptikca carpacagimiz gun ocumuzu suphesiz aliriz.
16
وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَٓاءَهُمْ رَسُولٌ كَر۪يمٌۙ
And olsun ki, onlardan once, Firavun milletini denemistik. Onlara gelen degerli bir peygamber demisti ki:
17
اَنْ اَدُّٓوا اِلَيَّ عِبَادَ اللّٰهِۜ اِنّ۪ي لَكُمْ رَسُولٌ اَم۪ينٌۙ
«Ey Allah'in kullari! Bana gelin, dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim.»
18
وَاَنْ لَا تَعْلُوا عَلَى اللّٰهِۚ اِنّ۪ٓي اٰت۪يكُمْ بِسُلْطَانٍ مُب۪ينٍۚ
«Allah'a karsi ustun gelmeye kalkismayin; dogrusu ben size apacik bir delil getirdim.»
19
وَاِنّ۪ي عُذْتُ بِرَبّ۪ي وَرَبِّكُمْ اَنْ تَرْجُمُونِۘ
«eni taslamanizdan oturu, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a sigindim.»
20
وَاِنْ لَمْ تُؤْمِنُوا ل۪ي فَاعْتَزِلُونِ
«ana inanmazsaniz, basimdan cekilin.»
21
فَدَعَا رَبَّهُٓ اَنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ قَوْمٌ مُجْرِمُونَ
Bunlar, suclu bir millet oldugu icin, Rabbine yardim etmesi icin yalvardi.
22
فَاَسْرِ بِعِبَاد۪ي لَيْلاً اِنَّكُمْ مُتَّبَعُونَۙ
Allah da soyle buyurdu: «Kullarimi geceleyin yola cikar; suphesiz takip olunacaksiniz.»
23
وَاتْرُكِ الْبَحْرَ رَهْواًۜ اِنَّهُمْ جُنْدٌ مُغْرَقُونَ
Denizi açık bırak! Çünkü onlar ordu halinde gelip boğulacaklar.
24
كَمْ تَرَكُوا مِنْ جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۙ
(25-27) Orada nice bahceler, pinarlar, ekinler, guzel konaklar, eglenip durduklari nimetler birakmislardi.
25
وَزُرُوعٍ وَمَقَامٍ كَر۪يمٍۙ
(25-27) Orada nice bahceler, pinarlar, ekinler, guzel konaklar, eglenip durduklari nimetler birakmislardi.
26
وَنَعْمَةٍ كَانُوا ف۪يهَا فَاكِه۪ينَۙ
(25-27) Orada nice bahceler, pinarlar, ekinler, guzel konaklar, eglenip durduklari nimetler birakmislardi.
27
كَذٰلِكَ۠ وَاَوْرَثْنَاهَا قَوْماً اٰخَر۪ينَ
Bu boyledir; onlari baska bir millete miras biraktik.
28
فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَٓاءُ وَالْاَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنْظَر۪ينَ۟
Gok ve yer, onlar icin gozyasi dokmedi, onlar erteye birakilmamislardi. *
29
وَلَقَدْ نَجَّيْنَا بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَ مِنَ الْعَذَابِ الْمُه۪ينِۙ
(30-31) And olsun ki, Israilogullarini, azgin bir zorba olan Firavun'un alcaltici azabindan kurtardik.
30
مِنْ فِرْعَوْنَۜ اِنَّهُ كَانَ عَالِياً مِنَ الْمُسْرِف۪ينَ
(30-31) And olsun ki, Israilogullarini, azgin bir zorba olan Firavun'un alcaltici azabindan kurtardik.
31
وَلَقَدِ اخْتَرْنَاهُمْ عَلٰى عِلْمٍ عَلَى الْعَالَم۪ينَۚ
And olsun ki, onlarin durumunu bilerek dunyalarin uzerinde seckin kildik.
32
وَاٰتَيْنَاهُمْ مِنَ الْاٰيَاتِ مَا ف۪يهِ بَلٰٓؤٌا مُب۪ينٌ
Onlarin, her birinde acikca bir imtihan bulunan, mucizeler verdik.
33
اِنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ لَيَقُولُونَۙ
(34-36) Dogrusu inkarcilar, «Olum bir defadir, tekrar diriltilmeyecegiz. Eger dogru sozlu iseniz bize babalarimizi getirsenize» derler.
34
اِنْ هِيَ اِلَّا مَوْتَتُنَا الْاُو۫لٰى وَمَا نَحْنُ بِمُنْشَر۪ينَ
(34-36) Dogrusu inkarcilar, «Olum bir defadir, tekrar diriltilmeyecegiz. Eger dogru sozlu iseniz bize babalarimizi getirsenize» derler.
35
فَأْتُوا بِاٰبَٓائِنَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
(34-36) Dogrusu inkarcilar, «Olum bir defadir, tekrar diriltilmeyecegiz. Eger dogru sozlu iseniz bize babalarimizi getirsenize» derler.
36
اَهُمْ خَيْرٌ اَمْ قَوْمُ تُبَّعٍۙ وَالَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۜ اَهْلَكْنَاهُمْۘ اِنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِم۪ينَ
Bunlar mi daha ustun yoksa Tubba milleti ve onlardan oncekiler mi? Onlari yok etmisizdir, cunku onlar suclu idiler.
37
وَمَا خَلَقْنَا السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِب۪ينَ
Biz gokleri, yeri ve ikisinin arasinda bulunanlari oyun olsun diye yaratmadik.
38
مَا خَلَقْنَاهُمَٓا اِلَّا بِالْحَقِّ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Biz onlari, ancak ve ancak gerektigi gibi yarattik, ama insanlarin cogu bilmezler.
39
اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ م۪يقَاتُهُمْ اَجْمَع۪ينَۙ
Dogrusu hukum gunu hepsinin bir arada bulunacagi gundur.
40
يَوْمَ لَا يُغْن۪ي مَوْلًى عَنْ مَوْلًى شَيْـٔاً وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَۙ
O gun, dostun dosta hicbir faydasi olmaz, yardim da gormezler.
41
اِلَّا مَنْ رَحِمَ اللّٰهُۜ اِنَّهُ هُوَ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُ۟
Yalniz, Allah'in merhamet ettigi kimseler bunlarin disindadir. O, suphesiz gucludur, merhametlidir. *
42
اِنَّ شَجَرَتَ الزَّقُّومِۙ
(43-46) Dogrusu gunahkarlarin yiyecegi Zakkum agacidir; karinlarda suyun kaynamasi gibi kaynayan, erimis maden gibidir.
43
طَعَامُ الْاَث۪يمِۚۛ
(43-46) Dogrusu gunahkarlarin yiyecegi Zakkum agacidir; karinlarda suyun kaynamasi gibi kaynayan, erimis maden gibidir.
44
كَالْمُهْلِۚۛ يَغْل۪ي فِي الْبُطُونِۙ
(43-46) Dogrusu gunahkarlarin yiyecegi Zakkum agacidir; karinlarda suyun kaynamasi gibi kaynayan, erimis maden gibidir.
45
كَغَلْيِ الْحَم۪يمِ
(43-46) Dogrusu gunahkarlarin yiyecegi Zakkum agacidir; karinlarda suyun kaynamasi gibi kaynayan, erimis maden gibidir.
46
خُذُوهُ فَاعْتِلُوهُ اِلٰى سَوَٓاءِ الْجَح۪يمِۚ
(47-50) «ucluyu yakalayin, cehennemin ortasina surukleyin, sonra basina azap olarak kaynar su dokun» denir, sonra ona: «Tad bakalim, hani serefli olan, degerli olan yalniz sendin. Iste bu, suphelenip durdugunuz seydir» denir.
47
ثُمَّ صُبُّوا فَوْقَ رَأْسِه۪ مِنْ عَذَابِ الْحَم۪يمِۜ
(47-50) «ucluyu yakalayin, cehennemin ortasina surukleyin, sonra basina azap olarak kaynar su dokun» denir, sonra ona: «Tad bakalim, hani serefli olan, degerli olan yalniz sendin. Iste bu, suphelenip durdugunuz seydir» denir.
48
ذُقْۙ ۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَز۪يزُ الْكَر۪يمُ
(47-50) «ucluyu yakalayin, cehennemin ortasina surukleyin, sonra basina azap olarak kaynar su dokun» denir, sonra ona: «Tad bakalim, hani serefli olan, degerli olan yalniz sendin. Iste bu, suphelenip durdugunuz seydir» denir.
49
اِنَّ هٰذَا مَا كُنْتُمْ بِه۪ تَمْتَرُونَ
(47-50) «ucluyu yakalayin, cehennemin ortasina surukleyin, sonra basina azap olarak kaynar su dokun» denir, sonra ona: «Tad bakalim, hani serefli olan, degerli olan yalniz sendin. Iste bu, suphelenip durdugunuz seydir» denir.
50
اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي مَقَامٍ اَم۪ينٍۙ
(51-52) Allah'a karsi gelmekten sakinmis olanlar ise, guvenli bir yerde, bahcelerde ve pinar baslarindadirlar.
51
ف۪ي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۚ
(51-52) Allah'a karsi gelmekten sakinmis olanlar ise, guvenli bir yerde, bahcelerde ve pinar baslarindadirlar.
52
يَلْبَسُونَ مِنْ سُنْدُسٍ وَاِسْتَبْرَقٍ مُتَقَابِل۪ينَۚ
Ince ipekten ve parlak atlastan giyinerek karsilikli otururlar.
53
كَذٰلِكَ۠ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ ع۪ينٍۜ
Bu boyledir; onlari iri siyah gozlu hurilerle eslendiririz. ?
54
يَدْعُونَ ف۪يهَا بِكُلِّ فَاكِهَةٍ اٰمِن۪ينَۙ
Orada, guven icinde olarak her yemisi isteyebilirler.
55
لَا يَذُوقُونَ ف۪يهَا الْمَوْتَ اِلَّا الْمَوْتَةَ الْاُو۫لٰىۚ وَوَقٰيهُمْ عَذَابَ الْجَح۪يمِۙ
(56-57) Orada, ilk olumden baska bir olum tatmazlar. Rabbin lutfuyla onlari cehennem azabindan korumustur. Iste buyuk kurtulus budur.
56
فَضْلاً مِنْ رَبِّكَۜ ذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ
(56-57) Orada, ilk olumden baska bir olum tatmazlar. Rabbin lutfuyla onlari cehennem azabindan korumustur. Iste buyuk kurtulus budur.
57
فَاِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
(58-59) Biz, ogut alirlar diye, Kuran'i senin dilinde indirerek kolayca anlasilmasini sagladik. Sen bekle, onlar da beklemektedirler. *
58
فَارْتَقِبْ اِنَّهُمْ مُرْتَقِبُونَ
(58-59) Biz, ogut alirlar diye, Kuran'i senin dilinde indirerek kolayca anlasilmasini sagladik. Sen bekle, onlar da beklemektedirler. *
59

Sureler

Mealler