Sureler
Mealler
Önceki
Saf Suresi
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Göklerde ve yerde olanların hepsi Melik (her şeyin mutlak hakimi), Kuddüs (eksiklikten münezzeh ve mukaddes), Aziz (üstün ve güçlü) ve Hakim (hüküm ve hikmet sahibi) olan Allah'ı tesbih etmektedir.
2 Ümmiler içinde kendilerinden olan ve onlara (Allah'ın) ayetlerini okuyan, onları arındırıp-temizleyen ve onlara Kitab ve hikmeti öğreten bir Resul gönderen O'dur. Halbuki onlar daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.
3 Ve onlardan henüz kendilerine ulaşıp-katılmamış bulunan diğerlerine de (peygamber olarak gönderilmiştir). O (Allah) Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Hakim'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
4 Bu Allah'ın fazlıdır (lutuf ve ihsanıdır). Onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir.
5 Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu (iman ve salih amelle) taşımayanların durumu, (ciltlerce) kitabları yüklenen eşeğin durumu gibidir. Allah'ın ayetlerini yalanlayan kavmin durumu ne kötüdür. Allah, zalim olan bir kavmi hidayete (doğru yola) erdirmez.
6 De ki "Ey Yahudi olanlar. Eğer siz (diğer) insanlardan ayrı olarak yalnızca sizlerin Allah'ın velileri (dost ve sevgili kulları) olduğunuzu sanıyorsanız ve sözünüzde sadık iseniz (bu Dostunuza kavuşmak için) ölümü temenni edin."
7 Onlar ellerinin takdim ettikleri (günahlar) dolayısıyla bunu asla temenni edemezler. Allah zalimleri bilendir.
8 De ki "Sizin kendisinden kaçmakta olduğunuz ölüm, mutlaka sizi bulacaktır. Sonra gaybı da (görünmeyeni de), görüneni de bilene döndürüleceksiniz. O size yaptıklarınızı haber verecektir."
9 Ey iman edenler. Cum'a günü namaz için çağrı yapıldığı zaman hemen Allah'ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.
10 Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah'ın fazlından (lutuf ve ihsanından nasibinizi) isteyip-arayın. Allah'ı çokça zikredin ki felaha (kurtuluşa) eresiniz.
11 Onlar (namazın önemini bilmeyenler) bir ticaret ya da eğlence gördükleri zaman (hemen dağılıp) ona gittiler ve seni ayakta bıraktılar. De ki "Allah'ın katında bulunan şey eğlenceden de, ticaretten de daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır."
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
يُسَبِّـحُ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِ 1
هُوَ الَّذ۪ي بَعَثَ فِي الْاُمِّيّ۪نَ رَسُولاً مِنْهُمْ يَتْلُوا عَلَيْهِمْ اٰيَاتِه۪ وَيُزَكّ۪يهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَۗ وَاِنْ كَانُوا مِنْ قَبْلُ لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍۙ 2
وَاٰخَر۪ينَ مِنْهُمْ لَمَّا يَلْحَقُوا بِهِمْۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ 3
ذٰلِكَ فَضْلُ اللّٰهِ يُؤْت۪يهِ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ ذُوالْفَضْلِ الْعَظ۪يمِ 4
مَثَلُ الَّذ۪ينَ حُمِّلُوا التَّوْرٰيةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ اَسْفَاراًۜ بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِم۪ينَ 5
قُلْ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ هَادُٓوا اِنْ زَعَمْتُمْ اَنَّكُمْ اَوْلِيَٓاءُ لِلّٰهِ مِنْ دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ 6
وَلَا يَتَمَنَّوْنَهُٓ اَبَداً بِمَا قَدَّمَتْ اَيْد۪يهِمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِالظَّالِم۪ينَ 7
قُلْ اِنَّ الْمَوْتَ الَّذ۪ي تَفِرُّونَ مِنْهُ فَاِنَّهُ مُلَاق۪يكُمْ ثُمَّ تُرَدُّونَ اِلٰى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ۟ 8
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا نُودِيَ لِلصَّلٰوةِ مِنْ يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا اِلٰى ذِكْرِ اللّٰهِ وَذَرُوا الْبَيْعَۜ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ 9
فَاِذَا قُضِيَتِ الصَّلٰوةُ فَانْتَشِرُوا فِي الْاَرْضِ وَابْتَغُوا مِنْ فَضْلِ اللّٰهِ وَاذْكُرُوا اللّٰهَ كَث۪يراً لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ 10
وَاِذَا رَاَوْا تِجَارَةً اَوْ لَهْواًۨ انْفَضُّٓوا اِلَيْهَا وَتَرَكُوكَ قَٓائِماًۜ قُلْ مَا عِنْدَ اللّٰهِ خَيْرٌ مِنَ اللَّهْوِ وَمِنَ التِّجَارَةِۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الرَّازِق۪ينَ 11
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
يُسَبِّـحُ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِ
Göklerde ve yerde olanların hepsi Melik (her şeyin mutlak hakimi), Kuddüs (eksiklikten münezzeh ve mukaddes), Aziz (üstün ve güçlü) ve Hakim (hüküm ve hikmet sahibi) olan Allah'ı tesbih etmektedir.
1
هُوَ الَّذ۪ي بَعَثَ فِي الْاُمِّيّ۪نَ رَسُولاً مِنْهُمْ يَتْلُوا عَلَيْهِمْ اٰيَاتِه۪ وَيُزَكّ۪يهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَۗ وَاِنْ كَانُوا مِنْ قَبْلُ لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍۙ
Ümmiler içinde kendilerinden olan ve onlara (Allah'ın) ayetlerini okuyan, onları arındırıp-temizleyen ve onlara Kitab ve hikmeti öğreten bir Resul gönderen O'dur. Halbuki onlar daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.
2
وَاٰخَر۪ينَ مِنْهُمْ لَمَّا يَلْحَقُوا بِهِمْۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ
Ve onlardan henüz kendilerine ulaşıp-katılmamış bulunan diğerlerine de (peygamber olarak gönderilmiştir). O (Allah) Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır), Hakim'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
3
ذٰلِكَ فَضْلُ اللّٰهِ يُؤْت۪يهِ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ ذُوالْفَضْلِ الْعَظ۪يمِ
Bu Allah'ın fazlıdır (lutuf ve ihsanıdır). Onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir.
4
مَثَلُ الَّذ۪ينَ حُمِّلُوا التَّوْرٰيةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ اَسْفَاراًۜ بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِم۪ينَ
Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu (iman ve salih amelle) taşımayanların durumu, (ciltlerce) kitabları yüklenen eşeğin durumu gibidir. Allah'ın ayetlerini yalanlayan kavmin durumu ne kötüdür. Allah, zalim olan bir kavmi hidayete (doğru yola) erdirmez.
5
قُلْ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ هَادُٓوا اِنْ زَعَمْتُمْ اَنَّكُمْ اَوْلِيَٓاءُ لِلّٰهِ مِنْ دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
De ki "Ey Yahudi olanlar. Eğer siz (diğer) insanlardan ayrı olarak yalnızca sizlerin Allah'ın velileri (dost ve sevgili kulları) olduğunuzu sanıyorsanız ve sözünüzde sadık iseniz (bu Dostunuza kavuşmak için) ölümü temenni edin."
6
وَلَا يَتَمَنَّوْنَهُٓ اَبَداً بِمَا قَدَّمَتْ اَيْد۪يهِمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِالظَّالِم۪ينَ
Onlar ellerinin takdim ettikleri (günahlar) dolayısıyla bunu asla temenni edemezler. Allah zalimleri bilendir.
7
قُلْ اِنَّ الْمَوْتَ الَّذ۪ي تَفِرُّونَ مِنْهُ فَاِنَّهُ مُلَاق۪يكُمْ ثُمَّ تُرَدُّونَ اِلٰى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ۟
De ki "Sizin kendisinden kaçmakta olduğunuz ölüm, mutlaka sizi bulacaktır. Sonra gaybı da (görünmeyeni de), görüneni de bilene döndürüleceksiniz. O size yaptıklarınızı haber verecektir."
8
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا نُودِيَ لِلصَّلٰوةِ مِنْ يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا اِلٰى ذِكْرِ اللّٰهِ وَذَرُوا الْبَيْعَۜ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Ey iman edenler. Cum'a günü namaz için çağrı yapıldığı zaman hemen Allah'ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.
9
فَاِذَا قُضِيَتِ الصَّلٰوةُ فَانْتَشِرُوا فِي الْاَرْضِ وَابْتَغُوا مِنْ فَضْلِ اللّٰهِ وَاذْكُرُوا اللّٰهَ كَث۪يراً لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah'ın fazlından (lutuf ve ihsanından nasibinizi) isteyip-arayın. Allah'ı çokça zikredin ki felaha (kurtuluşa) eresiniz.
10
وَاِذَا رَاَوْا تِجَارَةً اَوْ لَهْواًۨ انْفَضُّٓوا اِلَيْهَا وَتَرَكُوكَ قَٓائِماًۜ قُلْ مَا عِنْدَ اللّٰهِ خَيْرٌ مِنَ اللَّهْوِ وَمِنَ التِّجَارَةِۜ وَاللّٰهُ خَيْرُ الرَّازِق۪ينَ
Onlar (namazın önemini bilmeyenler) bir ticaret ya da eğlence gördükleri zaman (hemen dağılıp) ona gittiler ve seni ayakta bıraktılar. De ki "Allah'ın katında bulunan şey eğlenceden de, ticaretten de daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır."
11

Sureler

Mealler
Saf Suresi
Önceki