Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Ha. Mim.
2 Kitab'ın indirilişi, güçlü ve hakim olan Allah tarafındandır.
3 Şüphesiz göklerde ve yerde mü'minler için ayetler vardır.
4 Sizin yaratılışınızda ve türetip yaydığı bütün canlılarda da kesin bilgiyle inanan bir topluluk için ayetler vardır.
5 Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, Allah'ın gökten rızık indirip onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde, rüzgarları yönlendirmesinde akıl eden bir topluluk için ayetler vardır.
6 Bunlar, Allah'ın, sana hak üzere okuduğumuz ayetleridir. Öyleyse onlar, Allah'tan ve ayetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?
7 Çok yalancı, çok günahkar her kişinin vay haline!
8 Kendine Allah'ın ayetleri okunurken işitir; sonra büyüklük taslayarak onları hiç işitmemiş gibi (küfründe) direnir. Sen onu acıklı bir azapla müjdele.
9 Ayetlerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.
10 Arkalarında cehennem var. Kazandıkları da, Allah'tan başka edindikleri dostlar da kendilerinden bir şey savamaz. Onlar için büyük bir azap vardır.
11 Bu (Kur'an) bir hidayettir (doğru yola iletici bir rehberdir). Rablerinin ayetlerini inkar edenlere ise iğrenç olanından, acıklı bir azap vardır.
12 Allah, içinde emriyle gemilerin yürümesi ve O'nun lütfundan (rızık) aramanız için denizi sizin hizmetinize verendir. Umulur ki şükredersiniz.
13 Gökte ve yerde ne varsa hepsini kendinden (bir nimet olarak) sizin hizmetinize sundu. Şüphesiz bunda düşünen bir topluluk için ayetler vardır.
14 İman edenlere söyle: Allah'ın bir kavmi kazandıklarından dolayı cezalandırması için, Allah'ın (ceza) günlerini ummayanları (şimdilik) bağışlasınlar.
15 Kim bir salih amel işlerse bu kendi lehinedir. Kim de kötülük ederse yalnız kendi aleyhine sapıtır. Sonra Rabbinize döndürülürsünüz.
16 Andolsun biz, İsrail oğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik, onları temiz şeylerle rızıklandırdık ve onları alemlere üstün kıldık.
17 Onlara bu işte açık deliller verdik. Onlar ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki kinden dolayı ayrılığa düştüler. Şüphesiz Rabbin kıyamet günü, ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında hüküm verir.
18 Sonra seni de bu işte bir şeriat üzere kıldık. Ona uy ve bilmeyenlerin arzularına uyma.
19 Doğrusu onlar Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi senden savamayacaklardır. Muhakkak ki zalimler birbirlerinin dostlarıdırlar. Allah da takva sahiplerinin dostudur.
20 Bu, insanlar için açık belgeler [1] , kesin bilgiyle iman eden bir topluluk için bir hidayet rehberi ve rahmettir.
21 Yoksa kötülükleri işleyenler kendilerini, hayatları da ölümleri de bir olacak şekilde, iman edip salih ameller işleyenlerle bir tutacağımızı mı sandılar? Ne kadar kötü hüküm veriyorlar!
22 Allah gökleri ve yeri hak üzere yarattı. Öyle ki her cana kazandığının karşılığı verilsin. Onlara haksızlık edilmez.
23 Arzularını kendine ilah edinmiş ve Allah'ın kendisini bir bilgi üzere saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık onu Allah'tan sonra kim doğru yola iletebilir? Yine de düşünmüyor musunuz?
24 Dediler ki: 'Bu (hayat), dünya hayatımızdan başka bir şey değildir. Ölür ve yaşarız. Bizi zamandan başkası helak etmiyor.' Oysa onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanda bulunuyorlar.
25 Onlara apaçık ayetlerimiz okunduğunda (ortaya sürdükleri) delilleri: 'Eğer doğru sözlüler iseniz atalarımızı getirin' demelerinden başka bir şey değildir.
26 De ki: 'Allah sizi diriltir, sonra öldürür, sonra geleceğinde şüphe olmayan kıyamet gününde biraraya toplar. Ancak insanların çoğu bilmezler'.
27 Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Kıyametin koptuğu gün, işte o gün batıl üzere olanlar hüsrana uğrarlar.
28 (O gün) her ümmeti dizüstü çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağrılır. 'Bugün yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz.'
29 'Bu, size karşı gerçeği söyleyen kitabımızdır. Şüphesiz biz sizin yapmakta olduklarınızı yazıyorduk.
30 İman edip salih ameller işleyenlere gelince: Rableri onları rahmetine sokar. İşte bu, apaçık kurtuluştur.
31 İnkar edenlere gelince (onlara denir ki): 'Ayetlerim size okunuyordu, ama siz büyüklendiniz ve günahkar bir topluluk oldunuz değil mi?'
32 'Allah'ın vaadi gerçektir ve kıyamet(in geleceğin)de şüphe yoktur' dendiği zaman da: 'Biz kıyamet nedir bilmiyoruz. Sadece bir zanda bulunuyoruz ve kesin bir bilgiye dayanarak inanıyor değiliz' demiştiniz.
33 Yaptıklarının kötülükleri karşılarına çıkmış ve alaya aldıkları şey kendilerini kuşatmıştır.
34 (Kendilerine) şöyle denir: 'Siz bu gününüzle karşılaşmayı unuttuğunuz gibi biz de bugün sizi unuturuz. Barınağınız ateştir ve sizin için yardımcılar da yoktur.
35 Bu, Allah'ın ayetlerini alaya aldığınız ve dünya hayatı sizi aldattığı içindir.' Artık bugün oradan çıkarılmazlar ve onlardan (Allah'ı) hoşnut edecek bir şey yapmaları da istenmez.
36 O halde hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi, alemlerin Rabbi olan Allah'adır.
37 Göklerde ve yerde ululuk O'nundur. O güçlüdür, hikmet sahibidir.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
حٰمٓۜ 1
تَنْز۪يلُ الْـكِتَابِ مِنَ اللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِ 2
اِنَّ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِلْمُؤْمِن۪ينَۜ 3
وَف۪ي خَلْقِكُمْ وَمَا يَبُثُّ مِنْ دَٓابَّةٍ اٰيَاتٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَۙ 4
وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ رِزْقٍ فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَتَصْر۪يفِ الرِّيَاحِ اٰيَاتٌ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ 5
تِلْكَ اٰيَاتُ اللّٰهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّۚ فَبِاَيِّ حَد۪يثٍ بَعْدَ اللّٰهِ وَاٰيَاتِه۪ يُؤْمِنُونَ 6
وَيْلٌ لِكُلِّ اَفَّاكٍ اَث۪يمٍۙ 7
يَسْمَعُ اٰيَاتِ اللّٰهِ تُتْلٰى عَلَيْهِ ثُمَّ يُصِرُّ مُسْتَكْبِراً كَاَنْ لَمْ يَسْمَعْهَاۚ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍ 8
وَاِذَا عَلِمَ مِنْ اٰيَاتِنَا شَيْـٔاًۨ اتَّخَذَهَا هُزُواًۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌۜ 9
مِنْ وَرَٓائِهِمْ جَهَنَّمُۚ وَلَا يُغْن۪ي عَنْهُمْ مَا كَسَبُوا شَيْـٔاً وَلَا مَا اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَوْلِيَٓاءَۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظ۪يمٌۜ 10
هٰذَا هُدًىۚ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ لَهُمْ عَذَابٌ مِنْ رِجْزٍ اَل۪يمٌ۟ 11
اَللّٰهُ الَّذ۪ي سَخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ ف۪يهِ بِاَمْرِه۪ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِه۪ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَۚ 12
وَسَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ جَم۪يعاً مِنْهُۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ 13
قُلْ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يَغْفِرُوا لِلَّذ۪ينَ لَا يَرْجُونَ اَيَّامَ اللّٰهِ لِيَجْزِيَ قَوْماً بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ 14
مَنْ عَمِلَ صَالِحاً فَلِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ اَسَٓاءَ فَعَلَيْهَاۘ ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ 15
وَلَقَدْ اٰتَيْنَا بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪ـلَ الْكِتَابَ وَالْحُكْمَ وَالنُّبُوَّةَ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى الْعَالَم۪ينَۚ 16
وَاٰتَيْنَاهُمْ بَيِّنَاتٍ مِنَ الْاَمْرِۚ فَمَا اخْتَلَفُٓوا اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَهُمُ الْعِلْمُۙ بَغْياً بَيْنَهُمْۜ اِنَّ رَبَّكَ يَقْض۪ي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ ف۪يمَا كَانُوا ف۪يهِ يَخْتَلِفُونَ 17
ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلٰى شَر۪يعَةٍ مِنَ الْاَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِـعْ اَهْوَٓاءَ الَّذ۪ينَ لَا يَعْلَمُونَ 18
اِنَّهُمْ لَنْ يُغْنُوا عَنْكَ مِنَ اللّٰهِ شَيْـٔاًۜ وَاِنَّ الظَّالِم۪ينَ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍۚ وَاللّٰهُ وَلِيُّ الْمُتَّق۪ينَ 19
هٰذَا بَصَٓائِرُ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ 20
اَمْ حَسِبَ الَّذ۪ينَ اجْتَرَحُوا السَّيِّـَٔاتِ اَنْ نَجْعَلَهُمْ كَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِۙ سَوَٓاءً مَحْيَاهُمْ وَمَمَاتُهُمْۜ سَٓاءَ مَا يَحْكُمُونَ۟ 21
وَخَلَقَ اللّٰهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِالْحَقِّ وَلِتُجْزٰى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ 22
اَفَرَاَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰيهُ وَاَضَلَّهُ اللّٰهُ عَلٰى عِلْمٍ وَخَتَمَ عَلٰى سَمْعِه۪ وَقَلْبِه۪ وَجَعَلَ عَلٰى بَصَرِه۪ غِشَاوَةًۜ فَمَنْ يَهْد۪يهِ مِنْ بَعْدِ اللّٰهِۜ اَفَلَا تَذَكَّرُونَ 23
وَقَالُوا مَا هِيَ اِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا يُهْلِكُنَٓا اِلَّا الدَّهْرُۚ وَمَا لَهُمْ بِذٰلِكَ مِنْ عِلْمٍۚ اِنْ هُمْ اِلَّا يَظُنُّونَ 24
وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ مَا كَانَ حُجَّتَهُمْ اِلَّٓا اَنْ قَالُوا ائْتُوا بِاٰبَٓائِنَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ 25
قُلِ اللّٰهُ يُحْي۪يكُمْ ثُمَّ يُم۪يتُكُمْ ثُمَّ يَجْمَعُكُمْ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ لَا رَيْبَ ف۪يهِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ۟ 26
وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَخْسَرُ الْمُبْطِلُونَ 27
وَتَرٰى كُلَّ اُمَّةٍ جَاثِيَةً۠ كُلُّ اُمَّةٍ تُدْعٰٓى اِلٰى كِتَابِهَاۜ اَلْيَوْمَ تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ 28
هٰذَا كِتَابُنَا يَنْطِقُ عَلَيْكُمْ بِالْحَقِّۜ اِنَّا كُنَّا نَسْتَنْسِخُ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ 29
فَاَمَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُدْخِلُهُمْ رَبُّهُمْ ف۪ي رَحْمَتِه۪ۜ ذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْمُب۪ينُ 30
وَاَمَّا الَّذ۪ينَ كَفَرُوا۠ اَفَلَمْ تَكُنْ اٰيَات۪ي تُتْلٰى عَلَيْكُمْ فَاسْتَكْـبَرْتُمْ وَكُنْتُمْ قَوْماً مُجْرِم۪ينَ 31
وَاِذَا ق۪يلَ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ وَالسَّاعَةُ لَا رَيْبَ ف۪يهَا قُلْتُمْ مَا نَدْر۪ي مَا السَّاعَةُۙ اِنْ نَظُنُّ اِلَّا ظَناًّ وَمَا نَحْنُ بِمُسْتَيْقِن۪ينَ 32
وَبَدَا لَهُمْ سَيِّـَٔاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ 33
وَق۪يلَ الْيَوْمَ نَنْسٰيكُمْ كَمَا نَس۪يتُمْ لِقَٓاءَ يَوْمِكُمْ هٰذَا وَمَأْوٰيكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ نَاصِر۪ينَ 34
ذٰلِكُمْ بِاَنَّكُمُ اتَّخَذْتُمْ اٰيَاتِ اللّٰهِ هُزُواً وَغَرَّتْكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَاۚ فَالْيَوْمَ لَا يُخْرَجُونَ مِنْهَا وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ 35
فَلِلّٰهِ الْحَمْدُ رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَرَبِّ الْاَرْضِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ 36
وَلَهُ الْكِبْرِيَٓاءُ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۖ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ 37
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
حٰمٓۜ
Ha. Mim.
1
تَنْز۪يلُ الْـكِتَابِ مِنَ اللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِ
Kitab'ın indirilişi, güçlü ve hakim olan Allah tarafındandır.
2
اِنَّ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِلْمُؤْمِن۪ينَۜ
Şüphesiz göklerde ve yerde mü'minler için ayetler vardır.
3
وَف۪ي خَلْقِكُمْ وَمَا يَبُثُّ مِنْ دَٓابَّةٍ اٰيَاتٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَۙ
Sizin yaratılışınızda ve türetip yaydığı bütün canlılarda da kesin bilgiyle inanan bir topluluk için ayetler vardır.
4
وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ رِزْقٍ فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَتَصْر۪يفِ الرِّيَاحِ اٰيَاتٌ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, Allah'ın gökten rızık indirip onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde, rüzgarları yönlendirmesinde akıl eden bir topluluk için ayetler vardır.
5
تِلْكَ اٰيَاتُ اللّٰهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّۚ فَبِاَيِّ حَد۪يثٍ بَعْدَ اللّٰهِ وَاٰيَاتِه۪ يُؤْمِنُونَ
Bunlar, Allah'ın, sana hak üzere okuduğumuz ayetleridir. Öyleyse onlar, Allah'tan ve ayetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?
6
وَيْلٌ لِكُلِّ اَفَّاكٍ اَث۪يمٍۙ
Çok yalancı, çok günahkar her kişinin vay haline!
7
يَسْمَعُ اٰيَاتِ اللّٰهِ تُتْلٰى عَلَيْهِ ثُمَّ يُصِرُّ مُسْتَكْبِراً كَاَنْ لَمْ يَسْمَعْهَاۚ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍ
Kendine Allah'ın ayetleri okunurken işitir; sonra büyüklük taslayarak onları hiç işitmemiş gibi (küfründe) direnir. Sen onu acıklı bir azapla müjdele.
8
وَاِذَا عَلِمَ مِنْ اٰيَاتِنَا شَيْـٔاًۨ اتَّخَذَهَا هُزُواًۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌۜ
Ayetlerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.
9
مِنْ وَرَٓائِهِمْ جَهَنَّمُۚ وَلَا يُغْن۪ي عَنْهُمْ مَا كَسَبُوا شَيْـٔاً وَلَا مَا اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَوْلِيَٓاءَۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظ۪يمٌۜ
Arkalarında cehennem var. Kazandıkları da, Allah'tan başka edindikleri dostlar da kendilerinden bir şey savamaz. Onlar için büyük bir azap vardır.
10
هٰذَا هُدًىۚ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ لَهُمْ عَذَابٌ مِنْ رِجْزٍ اَل۪يمٌ۟
Bu (Kur'an) bir hidayettir (doğru yola iletici bir rehberdir). Rablerinin ayetlerini inkar edenlere ise iğrenç olanından, acıklı bir azap vardır.
11
اَللّٰهُ الَّذ۪ي سَخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ ف۪يهِ بِاَمْرِه۪ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِه۪ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَۚ
Allah, içinde emriyle gemilerin yürümesi ve O'nun lütfundan (rızık) aramanız için denizi sizin hizmetinize verendir. Umulur ki şükredersiniz.
12
وَسَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ جَم۪يعاً مِنْهُۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Gökte ve yerde ne varsa hepsini kendinden (bir nimet olarak) sizin hizmetinize sundu. Şüphesiz bunda düşünen bir topluluk için ayetler vardır.
13
قُلْ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يَغْفِرُوا لِلَّذ۪ينَ لَا يَرْجُونَ اَيَّامَ اللّٰهِ لِيَجْزِيَ قَوْماً بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
İman edenlere söyle: Allah'ın bir kavmi kazandıklarından dolayı cezalandırması için, Allah'ın (ceza) günlerini ummayanları (şimdilik) bağışlasınlar.
14
مَنْ عَمِلَ صَالِحاً فَلِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ اَسَٓاءَ فَعَلَيْهَاۘ ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ
Kim bir salih amel işlerse bu kendi lehinedir. Kim de kötülük ederse yalnız kendi aleyhine sapıtır. Sonra Rabbinize döndürülürsünüz.
15
وَلَقَدْ اٰتَيْنَا بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪ـلَ الْكِتَابَ وَالْحُكْمَ وَالنُّبُوَّةَ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى الْعَالَم۪ينَۚ
Andolsun biz, İsrail oğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik, onları temiz şeylerle rızıklandırdık ve onları alemlere üstün kıldık.
16
وَاٰتَيْنَاهُمْ بَيِّنَاتٍ مِنَ الْاَمْرِۚ فَمَا اخْتَلَفُٓوا اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَهُمُ الْعِلْمُۙ بَغْياً بَيْنَهُمْۜ اِنَّ رَبَّكَ يَقْض۪ي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ ف۪يمَا كَانُوا ف۪يهِ يَخْتَلِفُونَ
Onlara bu işte açık deliller verdik. Onlar ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki kinden dolayı ayrılığa düştüler. Şüphesiz Rabbin kıyamet günü, ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında hüküm verir.
17
ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلٰى شَر۪يعَةٍ مِنَ الْاَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِـعْ اَهْوَٓاءَ الَّذ۪ينَ لَا يَعْلَمُونَ
Sonra seni de bu işte bir şeriat üzere kıldık. Ona uy ve bilmeyenlerin arzularına uyma.
18
اِنَّهُمْ لَنْ يُغْنُوا عَنْكَ مِنَ اللّٰهِ شَيْـٔاًۜ وَاِنَّ الظَّالِم۪ينَ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍۚ وَاللّٰهُ وَلِيُّ الْمُتَّق۪ينَ
Doğrusu onlar Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi senden savamayacaklardır. Muhakkak ki zalimler birbirlerinin dostlarıdırlar. Allah da takva sahiplerinin dostudur.
19
هٰذَا بَصَٓائِرُ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ
Bu, insanlar için açık belgeler [1] , kesin bilgiyle iman eden bir topluluk için bir hidayet rehberi ve rahmettir.
20
اَمْ حَسِبَ الَّذ۪ينَ اجْتَرَحُوا السَّيِّـَٔاتِ اَنْ نَجْعَلَهُمْ كَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِۙ سَوَٓاءً مَحْيَاهُمْ وَمَمَاتُهُمْۜ سَٓاءَ مَا يَحْكُمُونَ۟
Yoksa kötülükleri işleyenler kendilerini, hayatları da ölümleri de bir olacak şekilde, iman edip salih ameller işleyenlerle bir tutacağımızı mı sandılar? Ne kadar kötü hüküm veriyorlar!
21
وَخَلَقَ اللّٰهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِالْحَقِّ وَلِتُجْزٰى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Allah gökleri ve yeri hak üzere yarattı. Öyle ki her cana kazandığının karşılığı verilsin. Onlara haksızlık edilmez.
22
اَفَرَاَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰيهُ وَاَضَلَّهُ اللّٰهُ عَلٰى عِلْمٍ وَخَتَمَ عَلٰى سَمْعِه۪ وَقَلْبِه۪ وَجَعَلَ عَلٰى بَصَرِه۪ غِشَاوَةًۜ فَمَنْ يَهْد۪يهِ مِنْ بَعْدِ اللّٰهِۜ اَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Arzularını kendine ilah edinmiş ve Allah'ın kendisini bir bilgi üzere saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık onu Allah'tan sonra kim doğru yola iletebilir? Yine de düşünmüyor musunuz?
23
وَقَالُوا مَا هِيَ اِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا يُهْلِكُنَٓا اِلَّا الدَّهْرُۚ وَمَا لَهُمْ بِذٰلِكَ مِنْ عِلْمٍۚ اِنْ هُمْ اِلَّا يَظُنُّونَ
Dediler ki: 'Bu (hayat), dünya hayatımızdan başka bir şey değildir. Ölür ve yaşarız. Bizi zamandan başkası helak etmiyor.' Oysa onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanda bulunuyorlar.
24
وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ مَا كَانَ حُجَّتَهُمْ اِلَّٓا اَنْ قَالُوا ائْتُوا بِاٰبَٓائِنَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
Onlara apaçık ayetlerimiz okunduğunda (ortaya sürdükleri) delilleri: 'Eğer doğru sözlüler iseniz atalarımızı getirin' demelerinden başka bir şey değildir.
25
قُلِ اللّٰهُ يُحْي۪يكُمْ ثُمَّ يُم۪يتُكُمْ ثُمَّ يَجْمَعُكُمْ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ لَا رَيْبَ ف۪يهِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ۟
De ki: 'Allah sizi diriltir, sonra öldürür, sonra geleceğinde şüphe olmayan kıyamet gününde biraraya toplar. Ancak insanların çoğu bilmezler'.
26
وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَخْسَرُ الْمُبْطِلُونَ
Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Kıyametin koptuğu gün, işte o gün batıl üzere olanlar hüsrana uğrarlar.
27
وَتَرٰى كُلَّ اُمَّةٍ جَاثِيَةً۠ كُلُّ اُمَّةٍ تُدْعٰٓى اِلٰى كِتَابِهَاۜ اَلْيَوْمَ تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
(O gün) her ümmeti dizüstü çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağrılır. 'Bugün yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz.'
28
هٰذَا كِتَابُنَا يَنْطِقُ عَلَيْكُمْ بِالْحَقِّۜ اِنَّا كُنَّا نَسْتَنْسِخُ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
'Bu, size karşı gerçeği söyleyen kitabımızdır. Şüphesiz biz sizin yapmakta olduklarınızı yazıyorduk.
29
فَاَمَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُدْخِلُهُمْ رَبُّهُمْ ف۪ي رَحْمَتِه۪ۜ ذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْمُب۪ينُ
İman edip salih ameller işleyenlere gelince: Rableri onları rahmetine sokar. İşte bu, apaçık kurtuluştur.
30
وَاَمَّا الَّذ۪ينَ كَفَرُوا۠ اَفَلَمْ تَكُنْ اٰيَات۪ي تُتْلٰى عَلَيْكُمْ فَاسْتَكْـبَرْتُمْ وَكُنْتُمْ قَوْماً مُجْرِم۪ينَ
İnkar edenlere gelince (onlara denir ki): 'Ayetlerim size okunuyordu, ama siz büyüklendiniz ve günahkar bir topluluk oldunuz değil mi?'
31
وَاِذَا ق۪يلَ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ وَالسَّاعَةُ لَا رَيْبَ ف۪يهَا قُلْتُمْ مَا نَدْر۪ي مَا السَّاعَةُۙ اِنْ نَظُنُّ اِلَّا ظَناًّ وَمَا نَحْنُ بِمُسْتَيْقِن۪ينَ
'Allah'ın vaadi gerçektir ve kıyamet(in geleceğin)de şüphe yoktur' dendiği zaman da: 'Biz kıyamet nedir bilmiyoruz. Sadece bir zanda bulunuyoruz ve kesin bir bilgiye dayanarak inanıyor değiliz' demiştiniz.
32
وَبَدَا لَهُمْ سَيِّـَٔاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ
Yaptıklarının kötülükleri karşılarına çıkmış ve alaya aldıkları şey kendilerini kuşatmıştır.
33
وَق۪يلَ الْيَوْمَ نَنْسٰيكُمْ كَمَا نَس۪يتُمْ لِقَٓاءَ يَوْمِكُمْ هٰذَا وَمَأْوٰيكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ نَاصِر۪ينَ
(Kendilerine) şöyle denir: 'Siz bu gününüzle karşılaşmayı unuttuğunuz gibi biz de bugün sizi unuturuz. Barınağınız ateştir ve sizin için yardımcılar da yoktur.
34
ذٰلِكُمْ بِاَنَّكُمُ اتَّخَذْتُمْ اٰيَاتِ اللّٰهِ هُزُواً وَغَرَّتْكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَاۚ فَالْيَوْمَ لَا يُخْرَجُونَ مِنْهَا وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ
Bu, Allah'ın ayetlerini alaya aldığınız ve dünya hayatı sizi aldattığı içindir.' Artık bugün oradan çıkarılmazlar ve onlardan (Allah'ı) hoşnut edecek bir şey yapmaları da istenmez.
35
فَلِلّٰهِ الْحَمْدُ رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَرَبِّ الْاَرْضِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ
O halde hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi, alemlerin Rabbi olan Allah'adır.
36
وَلَهُ الْكِبْرِيَٓاءُ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۖ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ
Göklerde ve yerde ululuk O'nundur. O güçlüdür, hikmet sahibidir.
37

Sureler

Mealler
Ahkaf Suresi
Sonraki