Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Andolsun, muhteşem galaksilerle ve devasa yıldız kümeleriyle donatılmış şu uçsuz bucaksız göğe.
2 O vadedilen Hesap Gününe,
3 Ve o gün ilâhî mahkemede şahitlik eden Peygamberlere, meleklere, İslâm davetçilerine ve kendileri için şahitlik edilen toplumlara, ümmetlere, milletlere andolsun ki, inancından dolayı işkencelere maruz kalan çaresiz mazlumların intikamı mutlaka alınacaktır. Öyleyse:
4 Kahrolsun, kazdıkları hendeklerde masum halkı diri diri yakan zalimler!
5 O alevli ateşlerle dolu hendeklerde ki,
6 Hani o alçaklar, tutuşturdukları ateş çukurlarının başında oturmuş,
7 Müminlere yaptıkları korkunç işkenceleri keyifle seyrediyorlardı.
8 Ve onlara işkence etmelerinin tek sebebi de bu müminlerin, emrine uyulmaya, hükmüne boyun eğilmeye, yani hamd edilmeye lâyık mutlak otorite sahibi bir Allah'a inanmış olmalarıydı.
9 Göklerin ve yerin hükümranlığı elinde olan bir Allah'a. Oysa Allah, her şeyi görüp gözetmektedir. Dolayısıyla, hiçbir zulüm cezasız kalmayacaktır:
10 İnanan erkeklere ve inanan kadınlara zulmeden ve daha sonra günahlarından tövbe etmeyen o zalimler yok mu, işte onlar için cehennem azabı vardır ve müminleri ateşe attıkları için, onların hakkı cehennemin en korkunç ateşi olan yangın azabıdır.
11 Öte yandan, bütün baskı ve işkencelere rağmen ayetlerime iman eden ve bu imana yaraşır dürüst ve erdemlice bir hayat ortaya koyan kimselere gelince, onlar için de içinde ırmaklar çağıldayan cennet bahçeleri vardır. İşte budur en büyük başarı, en büyük kurtuluş.

O hâlde, adalet ve doğruluğu egemen kılma uğrunda verdiğin mücadelede, önüne çıkabilecek zorluk ve sıkıntılar karşısında asla yılgınlığa kapılmamalı, umudunu ve direncini kaybetmeden hedefe doğru adım adım ilerlemelisin. Allah'ın nurunu söndürmek için karşına dikilen zalimlere gelince:
12 Elbette Rabb'inin yakalaması ve cezalandırması çok şiddetlidir.
13 Evreni ve hayatı yoktan var eden ve her biri başlı başına birer mucize olan bu yaratılış olgusunu sürekli tekrarlayan, dolayısıyla, sizleri hesaba çekmek üzere yeniden yaratacak olan O'dur.
14 Bununla birlikte, tövbe kapısı da daima açıktır. Çünkü O, içtenlikle tövbe edenleri bağışlayandır, kullarını sevgiyle kucaklayandır.
15 Kudret ve egemenlik Tahtının sahibidir, yüceler yücesidir.
16 Dilediği kararı veren, dilediğini dilediği gibi yapandır.
17 Ey insan! İnsanlık tarihi boyunca zulüm ve haksızlık yapan orduların başına gelenler sana anlatılmadı mı?
18 Firavun gibi diktatörlerin, Semud kavmi gibi azgın toplumların başına gelenler?
19 Ama geçmişten ibret almayan çağdaş kâfirler de, öncekiler gibi ayetlerimi yalanlamaktadırlar.
20 Oysa Allah, sonsuz ilim ve kudretiyle onları çepeçevre kuşatmıştır.
21 Hayır, kâfirler ne kadar inkâr etseler de, bu kitap kıyamete kadar her çağda okunup gündeme getirilmesi ve hayatın her alanına hükmetmesi gereken şanlı, şerefli, çok kıymetli bir mesajdır, yüce Kur'an'dır.
22 Bu kitap, bizzat Allah tarafından korunan bir ilâhi yazgıda, Levh-i Mahfuz'dadır. Allah katında yazılıp muhafaza edilen ve sonrada bir tek harfi değiştirilmeden insanlığa tebliğ edilen son kitap, son ilâhî kelâmdır.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِۙ 1
وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِۙ 2
وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍۜ 3
قُتِلَ اَصْحَابُ الْاُخْدُودِۙ 4
اَلنَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِۙ 5
اِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌۙ 6
وَهُمْ عَلٰى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِن۪ينَ شُهُودٌۜ 7
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ اِلَّٓا اَنْ يُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْحَم۪يدِۙ 8
اَلَّذ۪ي لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدٌۜ 9
اِنَّ الَّذ۪ينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَر۪يقِۜ 10
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْـكَب۪يرُۜ 11
اِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَد۪يدٌۜ 12
اِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُع۪يدُۚ 13
وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُۙ 14
ذُوالْعَرْشِ الْمَج۪يدُۙ 15
فَعَّالٌ لِمَا يُر۪يدُۜ 16
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ الْجُنُودِۙ 17
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَۜ 18
بَلِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي تَكْذ۪يبٍۙ 19
وَاللّٰهُ مِنْ وَرَٓائِهِمْ مُح۪يطٌۚ 20
بَلْ هُوَ قُرْاٰنٌ مَج۪يدٌۙ 21
ف۪ي لَوْحٍ مَحْفُوظٍ 22
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِۙ
Andolsun, muhteşem galaksilerle ve devasa yıldız kümeleriyle donatılmış şu uçsuz bucaksız göğe.
1
وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِۙ
O vadedilen Hesap Gününe,
2
وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍۜ
Ve o gün ilâhî mahkemede şahitlik eden Peygamberlere, meleklere, İslâm davetçilerine ve kendileri için şahitlik edilen toplumlara, ümmetlere, milletlere andolsun ki, inancından dolayı işkencelere maruz kalan çaresiz mazlumların intikamı mutlaka alınacaktır. Öyleyse:
3
قُتِلَ اَصْحَابُ الْاُخْدُودِۙ
Kahrolsun, kazdıkları hendeklerde masum halkı diri diri yakan zalimler!
4
اَلنَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِۙ
O alevli ateşlerle dolu hendeklerde ki,
5
اِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌۙ
Hani o alçaklar, tutuşturdukları ateş çukurlarının başında oturmuş,
6
وَهُمْ عَلٰى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِن۪ينَ شُهُودٌۜ
Müminlere yaptıkları korkunç işkenceleri keyifle seyrediyorlardı.
7
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ اِلَّٓا اَنْ يُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْحَم۪يدِۙ
Ve onlara işkence etmelerinin tek sebebi de bu müminlerin, emrine uyulmaya, hükmüne boyun eğilmeye, yani hamd edilmeye lâyık mutlak otorite sahibi bir Allah'a inanmış olmalarıydı.
8
اَلَّذ۪ي لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدٌۜ
Göklerin ve yerin hükümranlığı elinde olan bir Allah'a. Oysa Allah, her şeyi görüp gözetmektedir. Dolayısıyla, hiçbir zulüm cezasız kalmayacaktır:
9
اِنَّ الَّذ۪ينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَر۪يقِۜ
İnanan erkeklere ve inanan kadınlara zulmeden ve daha sonra günahlarından tövbe etmeyen o zalimler yok mu, işte onlar için cehennem azabı vardır ve müminleri ateşe attıkları için, onların hakkı cehennemin en korkunç ateşi olan yangın azabıdır.
10
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْـكَب۪يرُۜ
Öte yandan, bütün baskı ve işkencelere rağmen ayetlerime iman eden ve bu imana yaraşır dürüst ve erdemlice bir hayat ortaya koyan kimselere gelince, onlar için de içinde ırmaklar çağıldayan cennet bahçeleri vardır. İşte budur en büyük başarı, en büyük kurtuluş.

O hâlde, adalet ve doğruluğu egemen kılma uğrunda verdiğin mücadelede, önüne çıkabilecek zorluk ve sıkıntılar karşısında asla yılgınlığa kapılmamalı, umudunu ve direncini kaybetmeden hedefe doğru adım adım ilerlemelisin. Allah'ın nurunu söndürmek için karşına dikilen zalimlere gelince:
11
اِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَد۪يدٌۜ
Elbette Rabb'inin yakalaması ve cezalandırması çok şiddetlidir.
12
اِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُع۪يدُۚ
Evreni ve hayatı yoktan var eden ve her biri başlı başına birer mucize olan bu yaratılış olgusunu sürekli tekrarlayan, dolayısıyla, sizleri hesaba çekmek üzere yeniden yaratacak olan O'dur.
13
وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُۙ
Bununla birlikte, tövbe kapısı da daima açıktır. Çünkü O, içtenlikle tövbe edenleri bağışlayandır, kullarını sevgiyle kucaklayandır.
14
ذُوالْعَرْشِ الْمَج۪يدُۙ
Kudret ve egemenlik Tahtının sahibidir, yüceler yücesidir.
15
فَعَّالٌ لِمَا يُر۪يدُۜ
Dilediği kararı veren, dilediğini dilediği gibi yapandır.
16
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ الْجُنُودِۙ
Ey insan! İnsanlık tarihi boyunca zulüm ve haksızlık yapan orduların başına gelenler sana anlatılmadı mı?
17
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَۜ
Firavun gibi diktatörlerin, Semud kavmi gibi azgın toplumların başına gelenler?
18
بَلِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي تَكْذ۪يبٍۙ
Ama geçmişten ibret almayan çağdaş kâfirler de, öncekiler gibi ayetlerimi yalanlamaktadırlar.
19
وَاللّٰهُ مِنْ وَرَٓائِهِمْ مُح۪يطٌۚ
Oysa Allah, sonsuz ilim ve kudretiyle onları çepeçevre kuşatmıştır.
20
بَلْ هُوَ قُرْاٰنٌ مَج۪يدٌۙ
Hayır, kâfirler ne kadar inkâr etseler de, bu kitap kıyamete kadar her çağda okunup gündeme getirilmesi ve hayatın her alanına hükmetmesi gereken şanlı, şerefli, çok kıymetli bir mesajdır, yüce Kur'an'dır.
21
ف۪ي لَوْحٍ مَحْفُوظٍ
Bu kitap, bizzat Allah tarafından korunan bir ilâhi yazgıda, Levh-i Mahfuz'dadır. Allah katında yazılıp muhafaza edilen ve sonrada bir tek harfi değiştirilmeden insanlığa tebliğ edilen son kitap, son ilâhî kelâmdır.
22

Sureler

Mealler