Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 (1-5) Kendinde burçlar (takımyıldızlar) taşıyan göğe, o vaad edilen güne (kıyamete), şahit olana (görene) ve şahit olunana (görülene) andolsun ki, (inananları yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir.
2 (1-5) Kendinde burçlar (takımyıldızlar) taşıyan göğe, o vaad edilen güne (kıyamete), şahit olana (görene) ve şahit olunana (görülene) andolsun ki, (inananları yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir.
3 (1-5) Kendinde burçlar (takımyıldızlar) taşıyan göğe, o vaad edilen güne (kıyamete), şahit olana (görene) ve şahit olunana (görülene) andolsun ki, (inananları yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir.
4 (1-5) Kendinde burçlar (takımyıldızlar) taşıyan göğe, o vaad edilen güne (kıyamete), şahit olana (görene) ve şahit olunana (görülene) andolsun ki, (inananları yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir.
5 (1-5) Kendinde burçlar (takımyıldızlar) taşıyan göğe, o vaad edilen güne (kıyamete), şahit olana (görene) ve şahit olunana (görülene) andolsun ki, (inananları yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir.
6 (6-7) Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuş, (ateşe attıkları) mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
7 (6-7) Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuş, (ateşe attıkları) mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
8 Mü'minlerden öç almalarının tek sebebi mutlak galip ve övgüye lâyık olan Allah'a inanmalarıydı.
9 O (Allah) ki göklerin ve yerin hükümranlığına sahiptir ve Allah her şeye şahittir.
10 İnanan erkeklere ve inanan kadınlara işkence edip, sonra yaptıklarına tevbe etmeyenler var ya, işte onlar için, cehennem azabı vardır ve yakıcı azap onlaradır.
11 İnandıktan sonra faydalı ve iyi işler yapanlar için de altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.
12 Gerçekten Rabbinin (zalimleri azapla) yakalaması çok şiddetlidir.
13 (Mahlûkâtı yoktan var edip) yaratan da O'dur, (sonra öldürüp tekrar) diriltecek olan da O'dur.
14 O, çok bağışlayandır, çok sevendir.
15 Şanlı kudret tahtının sahibidir.
16 Her istediğini mutlaka yapandır.
17 (17-18) (Resulüm!) Sana Firavun ve Semud'a ait orduların haberi geldi mi?
18 (17-18) (Resulüm!) Sana Firavun ve Semud'a ait orduların haberi geldi mi?
19 Hayır, o inkârcılar hala (Hakk'ı) yalanlamaktadır.
20 Oysa Allah, onları arkalarından kuşatmıştır.
21 Doğrusu o çok şerefli bir Kur'an'dır.
22 (O) korunmuş bir levhada (Levh-i Mahfuz'da)dır.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِۙ 1
وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِۙ 2
وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍۜ 3
قُتِلَ اَصْحَابُ الْاُخْدُودِۙ 4
اَلنَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِۙ 5
اِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌۙ 6
وَهُمْ عَلٰى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِن۪ينَ شُهُودٌۜ 7
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ اِلَّٓا اَنْ يُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْحَم۪يدِۙ 8
اَلَّذ۪ي لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدٌۜ 9
اِنَّ الَّذ۪ينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَر۪يقِۜ 10
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْـكَب۪يرُۜ 11
اِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَد۪يدٌۜ 12
اِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُع۪يدُۚ 13
وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُۙ 14
ذُوالْعَرْشِ الْمَج۪يدُۙ 15
فَعَّالٌ لِمَا يُر۪يدُۜ 16
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ الْجُنُودِۙ 17
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَۜ 18
بَلِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي تَكْذ۪يبٍۙ 19
وَاللّٰهُ مِنْ وَرَٓائِهِمْ مُح۪يطٌۚ 20
بَلْ هُوَ قُرْاٰنٌ مَج۪يدٌۙ 21
ف۪ي لَوْحٍ مَحْفُوظٍ 22
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِۙ
(1-5) Kendinde burçlar (takımyıldızlar) taşıyan göğe, o vaad edilen güne (kıyamete), şahit olana (görene) ve şahit olunana (görülene) andolsun ki, (inananları yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir.
1
وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِۙ
(1-5) Kendinde burçlar (takımyıldızlar) taşıyan göğe, o vaad edilen güne (kıyamete), şahit olana (görene) ve şahit olunana (görülene) andolsun ki, (inananları yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir.
2
وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍۜ
(1-5) Kendinde burçlar (takımyıldızlar) taşıyan göğe, o vaad edilen güne (kıyamete), şahit olana (görene) ve şahit olunana (görülene) andolsun ki, (inananları yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir.
3
قُتِلَ اَصْحَابُ الْاُخْدُودِۙ
(1-5) Kendinde burçlar (takımyıldızlar) taşıyan göğe, o vaad edilen güne (kıyamete), şahit olana (görene) ve şahit olunana (görülene) andolsun ki, (inananları yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir.
4
اَلنَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِۙ
(1-5) Kendinde burçlar (takımyıldızlar) taşıyan göğe, o vaad edilen güne (kıyamete), şahit olana (görene) ve şahit olunana (görülene) andolsun ki, (inananları yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir.
5
اِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌۙ
(6-7) Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuş, (ateşe attıkları) mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
6
وَهُمْ عَلٰى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِن۪ينَ شُهُودٌۜ
(6-7) Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuş, (ateşe attıkları) mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
7
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ اِلَّٓا اَنْ يُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْحَم۪يدِۙ
Mü'minlerden öç almalarının tek sebebi mutlak galip ve övgüye lâyık olan Allah'a inanmalarıydı.
8
اَلَّذ۪ي لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدٌۜ
O (Allah) ki göklerin ve yerin hükümranlığına sahiptir ve Allah her şeye şahittir.
9
اِنَّ الَّذ۪ينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَر۪يقِۜ
İnanan erkeklere ve inanan kadınlara işkence edip, sonra yaptıklarına tevbe etmeyenler var ya, işte onlar için, cehennem azabı vardır ve yakıcı azap onlaradır.
10
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْـكَب۪يرُۜ
İnandıktan sonra faydalı ve iyi işler yapanlar için de altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.
11
اِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَد۪يدٌۜ
Gerçekten Rabbinin (zalimleri azapla) yakalaması çok şiddetlidir.
12
اِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُع۪يدُۚ
(Mahlûkâtı yoktan var edip) yaratan da O'dur, (sonra öldürüp tekrar) diriltecek olan da O'dur.
13
وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُۙ
O, çok bağışlayandır, çok sevendir.
14
ذُوالْعَرْشِ الْمَج۪يدُۙ
Şanlı kudret tahtının sahibidir.
15
فَعَّالٌ لِمَا يُر۪يدُۜ
Her istediğini mutlaka yapandır.
16
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ الْجُنُودِۙ
(17-18) (Resulüm!) Sana Firavun ve Semud'a ait orduların haberi geldi mi?
17
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَۜ
(17-18) (Resulüm!) Sana Firavun ve Semud'a ait orduların haberi geldi mi?
18
بَلِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي تَكْذ۪يبٍۙ
Hayır, o inkârcılar hala (Hakk'ı) yalanlamaktadır.
19
وَاللّٰهُ مِنْ وَرَٓائِهِمْ مُح۪يطٌۚ
Oysa Allah, onları arkalarından kuşatmıştır.
20
بَلْ هُوَ قُرْاٰنٌ مَج۪يدٌۙ
Doğrusu o çok şerefli bir Kur'an'dır.
21
ف۪ي لَوْحٍ مَحْفُوظٍ
(O) korunmuş bir levhada (Levh-i Mahfuz'da)dır.
22

Sureler

Mealler