Sureler
Mealler
Önceki
Fecr Suresi
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 (1-2) Yemin ederim bu beldeye (Mekke şehrine) ki, sen bu şehirde oturacaksın!
2 (1-2) Yemin ederim bu beldeye (Mekke şehrine) ki, sen bu şehirde oturacaksın!
3 (3-4) Ve andolsun babaya (İbrahim'e) ve ondan meydana gelen çocuğa (İsmail'e) ki, biz insanı (hayatında karşılaşacağı) birtakım zorluklar, zahmetler ve sıkıntılar içinde yarattık.
4 (3-4) Ve andolsun babaya (İbrahim'e) ve ondan meydana gelen çocuğa (İsmail'e) ki, biz insanı (hayatında karşılaşacağı) birtakım zorluklar, zahmetler ve sıkıntılar içinde yarattık.
5 O, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
6 “Ben, yığınla servet tükettim!” diyerek övünüp duruyor.
7 Kendisini hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor?
8 (8-9) Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi?
9 (8-9) Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi?
10 Biz ona (eğri ve doğru) iki yol göstermedik mi?.
11 Fakat o, çetin işe atılmadı.
12 Bildin mi, o çetin iş nedir?
13 O tutsak bir boynu çözmek (köle azat etmek/insanları özgürlüğüne kavuşturmak)tır.
14 (14-16) Yahut açlık gününde yakın olan bir yetimi veya hiçbir şeyi olmayan bir yoksulu doyurmaktır.
15 (14-16) Yahut açlık gününde yakın olan bir yetimi veya hiçbir şeyi olmayan bir yoksulu doyurmaktır.
16 (14-16) Yahut açlık gününde yakın olan bir yetimi veya hiçbir şeyi olmayan bir yoksulu doyurmaktır.
17 Sonra, inanıp birbirlerine sabır ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır.
18 İşte bunlar ahiret mutluluğuna erenler (amel defterleri sağdan verilenlerdir).
19 Ayetlerimizi inkâr edenler ise, onlar (amel defterleri soldan verilen) kötülüğe batmış kimselerdir.
20 Onlara (kapıları) üzerlerine (sımsıkı) kapatılacak bir ateş vardır!
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
لَٓا اُقْسِمُ بِهٰذَا الْبَلَدِۙ 1
وَاَنْتَ حِلٌّ بِهٰذَا الْبَلَدِۙ 2
وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَۙ 3
لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ ف۪ي كَبَدٍۜ 4
اَيَحْسَبُ اَنْ لَنْ يَقْدِرَ عَلَيْهِ اَحَدٌۢ 5
يَقُولُ اَهْلَكْتُ مَالاً لُبَداًۜ 6
اَيَحْسَبُ اَنْ لَمْ يَرَهُٓ اَحَدٌۜ 7
اَلَمْ نَجْعَلْ لَهُ عَيْنَيْنِۙ 8
وَلِسَاناً وَشَفَتَيْنِۙ 9
وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِۚ 10
فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَۘ 11
وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الْعَقَبَةُۜ 12
فَكُّ رَقَبَةٍۙ 13
اَوْ اِطْعَامٌ ف۪ي يَوْمٍ ذ۪ي مَسْغَبَةٍۙ 14
يَت۪يماً ذَا مَقْرَبَةٍۙ 15
اَوْ مِسْك۪يناً ذَا مَتْرَبَةٍۜ 16
ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِۜ 17
اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِۜ 18
وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِنَا هُمْ اَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِۜ 19
عَلَيْهِمْ نَارٌ مُؤْصَدَةٌ 20
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
لَٓا اُقْسِمُ بِهٰذَا الْبَلَدِۙ
(1-2) Yemin ederim bu beldeye (Mekke şehrine) ki, sen bu şehirde oturacaksın!
1
وَاَنْتَ حِلٌّ بِهٰذَا الْبَلَدِۙ
(1-2) Yemin ederim bu beldeye (Mekke şehrine) ki, sen bu şehirde oturacaksın!
2
وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَۙ
(3-4) Ve andolsun babaya (İbrahim'e) ve ondan meydana gelen çocuğa (İsmail'e) ki, biz insanı (hayatında karşılaşacağı) birtakım zorluklar, zahmetler ve sıkıntılar içinde yarattık.
3
لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ ف۪ي كَبَدٍۜ
(3-4) Ve andolsun babaya (İbrahim'e) ve ondan meydana gelen çocuğa (İsmail'e) ki, biz insanı (hayatında karşılaşacağı) birtakım zorluklar, zahmetler ve sıkıntılar içinde yarattık.
4
اَيَحْسَبُ اَنْ لَنْ يَقْدِرَ عَلَيْهِ اَحَدٌۢ
O, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
5
يَقُولُ اَهْلَكْتُ مَالاً لُبَداًۜ
“Ben, yığınla servet tükettim!” diyerek övünüp duruyor.
6
اَيَحْسَبُ اَنْ لَمْ يَرَهُٓ اَحَدٌۜ
Kendisini hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor?
7
اَلَمْ نَجْعَلْ لَهُ عَيْنَيْنِۙ
(8-9) Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi?
8
وَلِسَاناً وَشَفَتَيْنِۙ
(8-9) Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi?
9
وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِۚ
Biz ona (eğri ve doğru) iki yol göstermedik mi?.
10
فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَۘ
Fakat o, çetin işe atılmadı.
11
وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الْعَقَبَةُۜ
Bildin mi, o çetin iş nedir?
12
فَكُّ رَقَبَةٍۙ
O tutsak bir boynu çözmek (köle azat etmek/insanları özgürlüğüne kavuşturmak)tır.
13
اَوْ اِطْعَامٌ ف۪ي يَوْمٍ ذ۪ي مَسْغَبَةٍۙ
(14-16) Yahut açlık gününde yakın olan bir yetimi veya hiçbir şeyi olmayan bir yoksulu doyurmaktır.
14
يَت۪يماً ذَا مَقْرَبَةٍۙ
(14-16) Yahut açlık gününde yakın olan bir yetimi veya hiçbir şeyi olmayan bir yoksulu doyurmaktır.
15
اَوْ مِسْك۪يناً ذَا مَتْرَبَةٍۜ
(14-16) Yahut açlık gününde yakın olan bir yetimi veya hiçbir şeyi olmayan bir yoksulu doyurmaktır.
16
ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِۜ
Sonra, inanıp birbirlerine sabır ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır.
17
اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِۜ
İşte bunlar ahiret mutluluğuna erenler (amel defterleri sağdan verilenlerdir).
18
وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِنَا هُمْ اَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِۜ
Ayetlerimizi inkâr edenler ise, onlar (amel defterleri soldan verilen) kötülüğe batmış kimselerdir.
19
عَلَيْهِمْ نَارٌ مُؤْصَدَةٌ
Onlara (kapıları) üzerlerine (sımsıkı) kapatılacak bir ateş vardır!
20

Sureler

Mealler
Fecr Suresi
Önceki
Şems Suresi
Sonraki