A'râf Suresi 150. Ayet

Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.

A'’râf Suresi 206 ayettir. Nüzulü Mekke'de olup 39. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 151 sayfa numarasında yer almaktadır.
وَلَمَّا رَجَعَ مُوسٰٓى اِلٰى قَوْمِه۪ غَضْبَانَ اَسِفاًۙ قَالَ بِئْسَمَا خَلَفْتُمُون۪ي مِنْ بَعْد۪يۚ اَعَجِلْتُمْ اَمْرَ رَبِّكُمْۚ وَاَلْقَى الْاَلْوَاحَ وَاَخَذَ بِرَأْسِ اَخ۪يهِ يَجُرُّهُٓ اِلَيْهِۜ قَالَ ابْنَ اُمَّ اِنَّ الْقَوْمَ اسْتَضْعَفُون۪ي وَكَادُوا يَقْتُلُونَن۪يۘ فَلَا تُشْمِتْ بِيَ الْاَعْدَٓاءَ وَلَا تَجْعَلْن۪ي مَعَ الْقَوْمِ الظَّالِم۪ينَ
Sureler
Mushaf
Sayfa 151
İlgili Sure
A'râf Suresi
Ayetler
İsim Meal
Abdulbaki Gölpınarlı Ve Musa kavmine döndüğünde, öfke ve üzüntü içinde onlara: “Benim yokluğumda, ne kötü bir yol tutmuşsunuz böyle” dedi. “Rabbinizin buyruğunun acele gelmesini mi istediniz?” dedi. Ve Allah'ın emir ve hükümleri yazılı olan Tevrat levhalarını elinden bırakarak, kardeşi Harun'un başından yakalayıp kendine doğru çekti. Harun: “Ey anamın oğlu!” diye sızlandı. “Bu kavim, beni cidden güçsüz görüp hırpaladılar, neredeyse beni öldüreceklerdi. Bunun için benim acımla düşmanlarımı sevindirme ve beni yaratılış gayesi dışında yaşamak isteyen bu toplumla bir tutma!”
Abdullah Parlıyan Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine dönünce: "Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?" dedi. Tevrat levhalarını yere attı ve kardeşinin (Harun'un) başını tutup kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi): "Anam oğlu! Bu kavim beni cidden zayıf gördüler ve nerede ise beni öldüreceklerdi. Sen de düşmanları bana güldürme ve beni bu zalim kavimle beraber tutma!" dedi.
Adem Uğur Musa halkına öfkeli ve üzgün olarak döndüğünde: "Arkam sıra ne kadar çirkin şeyler yaptınız! Rabbinizin hükmünü bekleyemediniz mi?" dedi. . . (Derken) levhaları yere bırakıp, kardeşinin başını tuttu ve onu kendine çekti. . . (Harun) dedi ki: "Anamın oğlu! Muhakkak ki bu topluluk beni zayıf - güçsüz buldu ve nerede ise beni öldüreceklerdi. . . Düşmanlarımı sevindirme ve beni şu zâlimler topluluğu ile bir tutma!"
Ahmed Hulusi Mûsâ öfkeli ve üzüntülü bir halde kavmine döndüğünde: 'Ben gittikten sonra bana ne kötü bir halef oldunuz! Rabbinizin planının, programının gerçekleşmesini beklememeniz, bu aceleniz niye?' dedi. Elindeki kutsal kitap sayfaları olan levhaları yere attı. Kardeşi Hârûn’un başından tutarak kendine doğru çekmeye başladı. Hârûn: 'Ey anamın oğlu, inan ki, bu kavim beni güçsüz buldu. Az kalsın beni öldürüyorlardı. Sen de bana böyle yaparak düşmanları sevindirme. Beni de, bu, isyanda inkârda ısrar eden zâlim kavimle bir tutma' dedi.
Ahmet Tekin Musa öfkeli ve üzgün bir halde kavminin yanına döndüğünde: 'Benim arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?' dedi [10] . Levhaları yere attı ve kardeşinin kafasından tutup kendine doğru çekti. (Kardeşi Harun): 'Ey annemin oğlu! Bu topluluk beni iyice zayıf görüp hırpaladı ve neredeyse beni öldüreceklerdi. Üzerime düşmanları güldürme ve beni zalimler topluluğu ile beraber tutma' dedi.
Ahmet Varol Musa kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndüğünde onlara: "Beni arkamdan, ne kötü temsil ettiniz? Rabbinizin emrini çabuklaştırdınız, öyle mi?" dedi. Levhaları bıraktı ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekiyordu (ki Harun ona:) "Annem oğlu, bu topluluk beni zayıflattı (hırpalayıp güçsüzleştirdi) ve neredeyse beni öldürmeye giriştiler. Bari sen düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla birlikte kılma (sayma)" dedi.
Ali Bulaç Mûsa, kavmine öfkeli ve kederli dönünce şöyle dedi: “- Ben ayrıldıktan sonra yerime geçtiniz de ne çirkin iş yaptınız! Rabbinizin emriyle dönüşüme sabretmeyip buzağı mı yaptınız?” Öfkesinden elindeki Tevrat levhalarını yere bıraktı ve kardeşi Harûn’u başından (saç-sakalından) tutup kendine doğru çekmeğe başladı. Harûn şöyle dedi: “- Ey anam oğlu (öz kardeşim), gerçekten bu kavim beni zayıf gördüler. Az kaldı ki beni öldüreceklerdi. Sen de bana düşmanları sevindirecek harekette bulunma böyle. Beni bu zalimler topluluğu ile bir tutma.”
Ali Fikri Yavuz Musa, (Levhalar’ı aldıktan sonra daha dağda iken halkının buzağıya taptığını öğrenince) büyük bir öfke ve üzüntü içinde halkına döndü ve “Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız. Rabbinizin emrini çarçabuk terk mi ediverdiniz?” diye onlara çıkıştı. Levhalar’ı elinden bırakıp, (önce Tevhid sahasında ortaya çıkan ihtilâli bastırmak için) onları uygulamayı tehir etti. Kardeşinin başından tutmuş, onu kendine doğru çekiyordu. Kardeşi, “Anamın oğlu!” dedi: “İnan ki bu topluluk beni bir hiç yerine koydu ve linç edip öldürmeye kalktı. Ne olur, bana düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğu ile bir tutma!”
Ali Ünal Mûsâ, kızgın ve üzgün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi: “Benden sonra arkamdan ne kötü şeyler yaptınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?” Levhaları yere atıp, kardeşinin başını tuttu, onu kendisine doğru çekti. Kardeşi dedi ki: “Ey annem oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı. Neredeyse canımı alıyorlardı. Bir de sen düşmanları bana güldürtme! Beni şu zâlim topluluk ile bir tutma!”
Bayraktar Bayraklı Musa, milletine, kizgin ve uzgun olarak donunce «Benim arkamdan ne kotu olmussunuz! Rabbinizin emrinin cabucak gelmesini mi istiyorsunuz?» dedi, levhalari atti ve kardesinin basindan tutup kendine dogru cekti. Harun: «Ey annem oglu! Bu millet beni kucumsedi; az kalsin olduruyorlardi. Bana, dusmanlari sevindirecek sekilde davranma beni bu zalim milletle bir sayma» dedi.
Bekir Sadak Musa (Tûr Dağı'ndaki görevini tamamlayıp kavmine) öfkeli ve üzgün bir halele dönünce, (Harun'a): «Benden sonra yerime geçip ne kötü işler işlemişsin! Rabbimizin emrini (size vereceği azabı) mı acele beklediniz ?» dedi ve elindeki (Tevrat âyetleri yazılı) Levhaları bırakıverdi de kardeşinin başından tutup kendine doğru çekmeğe başladı. Kardeşi ona : «Anamın oğlu I Doğrusu bu kavim beni küçümseyip hırpaladılar ve neredeyse beni öldürüyorlardı; artık sen de bana karşı düşmanları sevindirme ve bu zâlim kavimle bir tutma» dedi.
Celal Yıldırım Musa kavmine döndüğünde, pek kızgın ve üzgün olarak şöyle dedi: “Benim arkamdan ne kötü işler yapmışsınız. Rabbinizin emrini çabuklaştırdınız, öyle mi?” (Elindeki) Tevrat levhalarını bıraktı ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekiyordu (ki Harun ona:) “Annem oğlu, bu topluluk beni zayıflattı ve neredeyse beni öldürmeye kalktılar. Bari sen, düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla birlikte değerlendirme!” dedi.
Cemal Külünkoğlu Mûsâ, kavmine kızgın ve üzgün olarak döndüğünde, “Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?” dedi. (Öfkesinden) levhaları attı ve kardeşinin saçından tuttu, onu kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi) “Ey anam oğlu” dedi, “Kavim beni güçsüz buldu. Az kalsın beni öldürüyorlardı. Sen de bana böyle davranarak düşmanları sevindirme. Beni o zalimler topluluğu ile bir tutma.”
Diyanet İşleri Musa, milletine, kızgın ve üzgün olarak dönünce 'Benim arkamdan ne kötü olmuşsunuz! Rabbinizin emrinin çabucak gelmesini mi istiyorsunuz?' dedi, levhaları attı ve kardeşinin başından tutup kendine doğru çekti. Harun: 'Ey annem oğlu! Bu millet beni küçümsedi; az kalsın öldürüyorlardı. Bana, düşmanları sevindirecek şekilde davranma, beni bu zalim milletle bir sayma' dedi.
Diyanet İşleri ( Eski ) Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine dönünce: «Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?» dedi. Tevrat levhalarını yere attı ve kardeşinin (Harun'un) başını tutup kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi): «Anam oğlu! Bu kavim beni cidden zayıf gördüler ve nerede ise beni öldüreceklerdi. Sen de düşmanları bana güldürme ve beni bu zalim kavimle beraber tutma!» dedi.
Diyanet Vakfı Musa, kızgın ve hayal kırıklığına uğramış olarak halkına döndüğü zaman, 'Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız! Rabbinizin emrine dayanamadınız mı,' dedi, levhaları yere attı, kardeşinin başını tutup kendine doğru çekti. (Kardeşi): 'Anamın oğlu, dedi, bu halk benim zayıflığımdan yararlandı, nerdeyse beni öldüreceklerdi. Üzerime vararak düşmanı güldürme, beni bu zalim halkla bir tutma.'
Edip Yüksel Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine döndüğünde şöyle dedi: «Bana arkamdan ne kötü bir halef oldunuz! Rabbinizin emriyle dönüşümü beklemeden acele mi ettiniz?» Elindeki levhaları bıraktı ve kardeşi Harun'u başından tutarak kendine doğru çekmeye başladı. Harun, «Ey anamın oğlu!» dedi, «inan ki, bu kavim beni güçsüz buldu, az daha beni öldürüyorlardı, sen de bana böyle yaparak düşmanları sevindirme ve beni bu zalim kavimle bir tutma.»
Elmalılı ( Sade ) Musa kızgın ve üzgün olarak kavmine döndüğü vakit: «Bana arkamdan ne kötü halef oldunuz. Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?» dedi ve levhaları bırakıp kardeşinin başından tuttu ve kendine doğru çekmeye başladı. Harun: «Anamın oğlu! İnan ki, bu adamlar beni hırpaladılar, az daha beni öldürüyorlardı. Sen de benimle düşmanları sevindirecek bir harekette bulunma ve beni bu zalim kavimle bir tutma.» dedi.
Elmalılı ( Sade - 2 ) Vaktâki Musâ kavmine gadabnâk, esefnâk, olarak döndü, bana arkamdan ne fena halef oldunuz? Rabbınızın emrini ivdiniz mi? dedi ve elvahı bırakıverib kardeşini başından tuttu, kendine doğru çekiyordu, Anam oğlu, dedi: inan olsun bu kavm beni hırpaladılar, az daha beni öldürüyorlardı, sen de benimle düşmanları sevindirme ve beni bu zalim kavm ile beraber tutma
Elmalılı Hamdi Yazır Musa kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndüğünde onlara: "Beni arkamdan ne kötü temsil ettiniz. Rabbinizin buyruğunu çabuklaştırdınız, öyle mi?" dedi. Levhaları bıraktı ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekti (ki Harun ona:) "Annem oğlu, bu topluluk beni zayıflattı (hırpalayıp güçsüzleştirdi) ve neredeyse beni öldürmeye kalkıştılar. Bari sen düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla birlikte kılma (sayma)" dedi.
Gültekin Onan Musa kavmine öfkeli ve kederli bir halde dönünce onlara: “Benim ardımdan geldikten sonra ne kötü işler yaptınız! Rabbinizin emrine acele mi ettiniz?” dedi. Levhaları bırakarak kardeşinin başından tutup onu kendisine doğru çekti. O dedi ki: “Ey anamın oğlu! Bu topluluk beni güçsüz bıraktı. Neredeyse beni öldüreceklerdi. Sen de bana düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla bir tutma.”
Harun Yıldırım Musa, kavmine öfkeli, kederli döndüğü zaman dedi ki: «Size bırakdığım şu makaamımda arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini (beklemeyib) acele etdiniz ha»? (Tevrat) levhaları (nı) bırakıverib kardeşinin başından tutdu, onu kendine doğru çekiyordu. (Harun) «Anam oğlu», dedi, bu kavm (bu adamlar) beni cidden zaîf gördüler (hırpaladılar). Az kaldı ki beni öldüreceklerdi. Sen de bana düşmanları sevindirecek hareketde bulunma böyle. Beni zâlimler gürûhiyle beraber, tutma».
Hasan Basri Çantay Böylece Mûsâ (Tûr dağından, onların yaptıklarından dolayı) kızgın ve üzgün olarak kavmine dönünce: 'Bana ardımdan ne kötü halef oldunuz! Rabbinizin emrine(sabretmeden) acele mi ettiniz?' dedi. (Tevrât) levhaları(nı yere) bıraktı ve kardeşinin başından tuttu, onu kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi de:) '(Ey) anamın oğlu! Doğrusu (bu) kavim beni hırpaladı ve nerede ise beni öldürüyorlardı! Artık düşmanları bana güldürme ve beni (bu) zâlimler gürûhuyla berâber tutma!' dedi.
Hayrat Neşriyat Musa; kavmine kızgın ve üzgün dönünce; benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız? Rabbınızın emrinin çabucak gelmesini mi istediniz? dedi ve levhaları attı. Kardeşinin başından tutup kendisine doğru çekiyordu: Ey anamın oğlu, bu kavim beni gerçekten zayıf gördüler. Az kalsın öldürüyorlardı. Sen de bana düşmanları sevindirecek harekette bulunma ve beni zalimler güruhu ile bir tutma, dedi.
İbni Kesir Musa öfkeli ve üzgün bir durumda kavmine döndüğünde, "Benim arkamdan ne kadar kötü bir iş yaptınız" diyerek levhaları atmış ve kardeşinin başını kendine çekip yakalamıştı. Kardeşi (Harun) "Ey anamın oğlu! Bu topluluk beni dinlemeyerek yönetimde beni güçsüz bıraktılar, neredeyse beni öldüreceklerdi. Beni düşmanlara karşı rezil etme ve beni haksızlık yapan bu toplulukla bir tutma" dedi.
İlyas Yorulmaz Musa, kavmine, kızgın ve üzgün olarak dönünce, “Benim arkamdan ne kötü olmuşsunuz! Rabbinizin emrinin (azabının) çabucak gelmesini mi istiyorsunuz?” dedi. Levhaları attı ve kardeşinin başından tutup onu kendine doğru çekti. Harun, “Ey annem oğlu! Bu kavim beni cidden zayıf gördüler ve nerede ise beni öldüreceklerdi. Sen de düşmanları bana güldürme ve beni bu zalim kavimle beraber tutma!” dedi.
İnsan Dergisi Nihayet Musa kavmine dönünce, öfkeli ve üzgün bir hâlde, "Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabb'inizin emri gelinceye kadar bekleyemediniz mi?" diye çıkıştı.

Sonra bu öfkeyle, üzerinde ayetler yazılı olan levhaları yere attı ve yerine vekil bırakmış olduğu kardeşini saçından tutup sarsmaya başladı.

Kardeşi Harun, "Ey anacığımın oğlu! Bu insanlar beni güçsüz gördüler ve az kalsın canıma kıyacaklardı. Ne olur, düşmanları bana güldürme ve beni bu zalim insanlarla bir tutma!" dedi. Sonra olup bitenleri bir bir anlattı.
Kadri Çelik Ve Musa, halkına döndüğünde, öfke ve üzüntü içinde onlara, "Benim yokluğumda ne kötü bir yol tutmuşsunuz böyle!" dedi, "Rabbinizin buyruğunu bir kenara attınız, öyle mi?" Ve (Kanun) levhalarını yere attı, kardeşinin başından yakalayıp kendine doğru çekti. Harun: "Ey anamın oğlu" diye sızlandı, "halk beni güçsüz gördü ve neredeyse öldüreceklerdi beni: bunun için benim acımla düşmanlarımı sevindirme ve beni zalimler topluluğuyla bir tutma!"
Mahmut Kısa Mûsâ, kızgın bir halde acıklanarak kavmine dönünce dedi ki: Benden sonra ne de kötü bir iş işlediniz, Rabbinizin vaadettiği müddet bitmeden acele mi ettiniz? Ve levihleri atıp kardeşinin saçından, sakalından tutarak kendisine doğru çekmeye başladı. Hârûn, anam oğlu dedi, bu kavim, gerçekten de âciz bıraktı beni, az kaldı ki öldürüyorlardı da, onun için bana bu harekette bulunup düşmanları sevindirme ve beni zulmeden kavimle berâber tutma.
Muhammed Esed Ve Musa halkının yanına döndüğünde, hüzünle karışık bir öfkeyle dedi ki: "Benim yokluğumda ne berbat bir yol tutturmuşsunuz öyle! Rabbinizin emrini çiğnemede bu ne acele böyle?" Hemen levhaları attı, kardeşinin başını kavrayıp kendine doğru çekti. (Harun): "Anamın oğlu! diye yakındı, "Bu topluluk beni etkisiz hale getirdi, hatta az kalsın canıma kastedeceklerdi! Sakin ol, beni düşmanıma karşı gülünç duruma düşürme ve bu zalimler güruhuyla beni bir tutma!"
Mustafa İslamoğlu Vaktâ ki, Mûsa kavmine gazaplı, pek kederli bir halde döndü, dedi ki: «Benden sonra bana ne kötü halef oldunuz! Rabbinizin emrini acele mi ediverdiniz?» Ve levhaları bıraktı ve kardeşinin başından tutarak kendisine doğru çekiverdi. (Kardeşi de) Dedi ki: «Ey anamın oğlu! Bu kavim muhakkak ki beni zayıf saydılar ve az kaldı beni öldürüyorlardı. Artık benimle düşmanları sevindirme ve beni zalimler olan kavim ile beraber kılma.»
Ömer Nasuhi Bilmen Musa, kavmine öfkeli ve üzgün bir halde dönünce: “Ben sizi geride bırakıp gidince ne kötü olmuşsunuz. Rabbinizin emrinin çabucak gelmesini mi istiyorsunuz?” dedi. Elindeki Tevrat levhalarını bırakıverdi ve kardeşinin başından tutup kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi): “Anamın oğlu! Bunlar beni zayıf görüp hırpaladılar, az daha beni öldürüyorlardı. Bana düşmanları sevindirecek şekilde davranma. Beni bu zâlimler gürûhu ile bir tutma!” dedi.
Ömer Öngüt Musa kavmine kızgın ve üzgün olarak dönünce: -Benim ardımdan ne kötü işler yaptınız. Rabbinizin azabını mı acele istediniz? dedi. Levhaları bırakıp kardeşinin başını tutarak kendisine çekti. Harun: -Ey anamın oğlu, toplum beni güçsüz bıraktı. Zayıf gördü, bana tabi olmadı. Neredeyse beni öldürüyorlardı. Bana düşmanları sevindirecek şekilde davranma, zalim toplumla bir tutma! dedi.
Şaban Piriş Musa kavmine döndüğünde (yaptıklarından dolayı), kızgın ve üzgün olarak dedi ki: “Ne kötü şeyler yapmışsınız! Benden sonra Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?” Levhaları attı ve kardeşinin başını tuttu; kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi) dedi ki: “Ey anamın oğlu! Bu kavim beni zayıf gördü ve neredeyse beni öldüreceklerdi. Düşmanları bana güldürme, beni zalim toplum ile bir tutma!”
Sadık Türkmen Musa kızgın ve üzgün olarak soydaşlarının yanına dönünce «Benim arkamdan yokluğumda ne kötü işler yapmışsınız? Yoksa Rabbinizin hükmünü öne almaya mı kalkıştınız?» dedi, levhaları yere attı ve kardeşinin başını tutup kendine doğru çekti. Kardeşi ise, «Ey anamoğlu, soydaşlarım beni saymadılar, horladılar, neredeyse beni öldüreceklerdi, beni düşmanları güldürecek biçimde hırpalama, zalimlerle bir tutma» dedi.
Seyyid Kutub Mûsâ pek öfkeli ve üzgün olarak halkına dönünce:"Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini çarçabuk terk mi ettiniz!" dedi ve... levhaları yere bırakıverdi. Kardeşini başından tutup, kendisine doğru çekmeye başladı. Harun ise ona: "Ey annemin oğlu!" dedi: "İnan ki bu millet beni fena halde hırpaladı, nerdeyse beni linç edip öldüreceklerdi. Ne olur, düşmanlarımı üstüme güldürme, beni bu zalim milletle bir tutma!"
Suat Yıldırım Mûsâ, kavmine kızgın ve üzgün bir halde dönünce: "Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız? Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?" dedi, levhaları yere attı ve kardeşinin başını tutup kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi): "Anamın oğlu, dedi, bu insanlar beni hırpaladılar, az daha beni öldürüyorlardı. (Ne olur) düşmanları üstüme güldürme, beni bu zâlim kavimle beraber tutma!"
Süleyman Ateş Musa kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndüğünde onlara: «Beni arkamdan, ne kötü temsil ettiniz. Rabbinizin emrini çabuklaştırdınız, öyle mi?» dedi. Levhaları bıraktı ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekiyordu (ki Harun ona:) «Annem oğlu, bu topluluk beni zayıflattı (hırpalayıp güçsüzleştirdi) ve neredeyse beni öldürmeye giriştiler. Bari sen düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla birlikte kılma (sayma)» dedi.
Süleymaniye Vakfı Musa, kızgın ve üzgün olarak halkına dönünce: “Benden sonra arkamdan ne kötü işler çevirdiniz; Rabbinizin emrini hemen terk ettiniz öyle mi?” demişti. Levhaları attı ve kardeşini saçından tutup kendine doğru çekti. Harun dedi ki “Anamın oğlu! Bu topluluk beni zayıf düşürdü, neredeyse öldürüyorlardı. Düşmanları bana güldürme. Beni yanlışlar içindeki bu(zalim) toplulukla bir tutma.”
Tefhim-ul Kuran Musa kızgın ve üzgün şekilde kavmine dönünce, 'Benim arkamdan ne kötü şeyler yapmışsınız!' dedi. 'Rabbinizin emrini beklemeyip de acele mi ettiniz?' Levhaları bıraktı, kardeşini başından tutup kendisine çekti. Harun, 'Ey anamın oğlu,' dedi. 'Bu millet beni zayıf buldu da sözümü dinlemedi. Az kalsın beni öldürüyorlardı. Bana kızıp da düşmanları sevindirme; beni zalimler güruhuyla bir tutma.'
Ümit Şimşek Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi: "Benden sonra arkamdan ne kötü şeyler yaptınız! Rabbinizin emrini bekleyemediniz mi? Levhaları yere attı, kardeşinin başını tuttu, kendisine doğru çekiyordu. Kardeşi dedi ki: "Ey annem oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı. Nerdeyse canımı alıyorlardı. Bir de sen düşmanları bana güldürme. Beni şu zalim toplulukla bir tutma."
Yaşar Nuri Öztürk Musa kavmine oldukça kızgın ve üzgün olarak döndüğünde "Benim arkamdan ne kötü işler yaptınız? Rabbinizin emrini çabuklaştırdınız, öyle mi?" dedi. Levhaları attı ve kardeşini başından tutup kendisine doğru çekiyordu (ki Harun ona) "Annemoğlu, bu topluluk beni cidden zayıf gördü ve nerede ise beni öldüreceklerdi. Sen de bana düşmanları sevindirecek bir şey yapma ve beni bu zalimler topluluğuyla bir tutma" dedi.

Sureler
Sayfa 151
Mushaf
A'râf Suresi
İlgili Sure
Ayetler