Sureler
Mealler
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 (Mağrur kâfir), yüzünü ekşitti ve sırtını döndü,
2 (Allah Rasûlü’yle beraberken) O’na âmâ zat geldi diye.
3 Ne biliyorsun (ey adam), belki O dinleyip, daha da arınacak;
4 Veya (Allah’ın Mesajı üzerinde) düşünüp, yapılan tebliğ O’na daha bir fayda verecek?
5 Ama (servetine, mevkiine güvenen ve) kendini İlâhî irşaddan müstağnî görene gelince;
6 Onunla çok ciddi ilgileniyorsun (sanki İslâm’a girmesini arzu ediyormuşsun gibi).
7 O inanıp arınmak istemiş istememiş, bundan sana ne?
8 Buna karşılık, gelip yanına oturan şevkle koşarcasına,
9 Ve Allah’a kalbden saygı içinde,
10 İlgini ondan esirgiyorsun.
11 Hayır, (yapılması gereken bu değil)! Çünkü Kur’ân, (herkes için) bir öğüttür, bir uyarıdır;
12 Dileyen herkesin dinleyip, ders alacağı,
13 Son derece şerefli sayfalarda kayıtlı;
14 (Allah katında) oldukça yüce ve tertemiz (her türlü bâtıldan, çelişkiden uzak);
15 Elleriyle (taşınır) melek–elçilerin,
16 Asil, çok değerli ve iyilik timsali.
17 Kahrolası inkârcı insan, nasıl da inkârda diretiyor!
18 Bir düşünse, Allah onu neyden yarattı?
19 (Baba ve anneden gelen) birkaç damla sıvıdan. Yarattı onu ve takdir etti ona her bakımdan ölçülü bir şekil ve bir hayat.
20 Sonra da kolaylaştırdı onun için (hayır ve mutluluk) yolunu.
21 Nihayet ona ölümü verir ve kendisini kabre alır.
22 Ardından, ne zaman dilerse o zaman diriltir.
23 Ne var ki o inkârcı, Allah’ın kendisine olan buyruğunu yerine getirmemiştir.
24 Ama insan, yiyeceğine bir baksın:
25 Yağmuru (gökten) şarıl şarıl boşaltıyoruz;
26 Sonra toprağı açıyor, ekime hazır hale getiriyoruz.
27 Ve sonuçta orada bitiriyoruz taneli bitkiler,
28 Üzümler ve yenebilir her türlü sebze,
29 Zeytinler ve hurmalar,
30 Gür ağaçlı sık bahçeler,
31 Daha başka her türlü meyve ve çayırlar,
32 Geçimlik olarak sizin için ve hayvanlarınız için.
33 Ama nihayet, kulakları patlatacak çığlığın vakti geldiğinde,
34 O gün kişi kaçar kardeşinden,
35 Annesinden ve babasından,
36 Eşinden ve çocuklarından.
37 O gün kendi başının derdine düşmüştür herkes, ilgilenemez kimseyle.
38 Yüzler olacaktır o gün pırıl pırıl,
39 Güleç ve aldığı müjdeyle sevinç dolu.
40 Yüzler de olacaktır o gün toza toprağa bulanmış,
41 Karanlığa batmış;
42 Onlar: kâfirlerdir onlar, günaha dadanmış hayasızlar.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
عَبَسَ وَتَوَلّٰىۙ 1
اَنْ جَٓاءَهُ الْاَعْمٰىۜ 2
وَمَا يُدْر۪يكَ لَعَلَّهُ يَزَّكّٰىۙ 3
اَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنْفَعَهُ الذِّكْرٰىۜ 4
اَمَّا مَنِ اسْتَغْنٰىۙ 5
فَاَنْتَ لَهُ تَصَدّٰىۜ 6
وَمَا عَلَيْكَ اَلَّا يَزَّكّٰىۜ 7
وَاَمَّا مَنْ جَٓاءَكَ يَسْعٰىۙ 8
وَهُوَ يَخْشٰىۙ 9
فَاَنْتَ عَنْهُ تَلَهّٰىۚ 10
كَلَّٓا اِنَّهَا تَذْكِرَةٌۚ 11
فَمَنْ شَٓاءَ ذَكَرَهُۢ 12
ف۪ي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍۙ 13
مَرْفُوعَةٍ مُطَهَّرَةٍۙ 14
بِاَيْد۪ي سَفَرَةٍۙ 15
كِرَامٍ بَرَرَةٍۜ 16
قُتِلَ الْاِنْسَانُ مَٓا اَكْفَرَهُۜ 17
مِنْ اَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُۜ 18
مِنْ نُطْفَةٍۜ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُۙ 19
ثُمَّ السَّب۪يلَ يَسَّرَهُۙ 20
ثُمَّ اَمَاتَهُ فَاَقْبَرَهُۙ 21
ثُمَّ اِذَا شَٓاءَ اَنْشَرَهُۜ 22
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَٓا اَمَرَهُۜ 23
فَلْيَنْظُرِ الْاِنْسَانُ اِلٰى طَعَامِه۪ۙ 24
اَنَّا صَبَبْنَا الْمَٓاءَ صَباًّۙ 25
ثُمَّ شَقَقْنَا الْاَرْضَ شَقاًّۙ 26
فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا حَباًّۙ 27
وَعِنَباً وَقَضْباًۙ 28
وَزَيْتُوناً وَنَخْلاًۙ 29
وَحَدَٓائِقَ غُلْباًۙ 30
وَفَاكِهَةً وَاَباًّۙ 31
مَتَاعاً لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْۜ 32
فَاِذَا جَٓاءَتِ الصَّٓاخَّةُۘ 33
يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ اَخ۪يهِۙ 34
وَاُمِّه۪ وَاَب۪يهِۙ 35
وَصَاحِبَتِه۪ وَبَن۪يهِۜ 36
لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْن۪يهِۜ 37
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُسْفِرَةٌۙ 38
ضَاحِكَةٌ مُسْتَبْشِرَةٌۚ 39
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌۙ 40
تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌۜ 41
اُو۬لٰٓئِكَ هُـمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ 42
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
عَبَسَ وَتَوَلّٰىۙ
(Mağrur kâfir), yüzünü ekşitti ve sırtını döndü,
1
اَنْ جَٓاءَهُ الْاَعْمٰىۜ
(Allah Rasûlü’yle beraberken) O’na âmâ zat geldi diye.
2
وَمَا يُدْر۪يكَ لَعَلَّهُ يَزَّكّٰىۙ
Ne biliyorsun (ey adam), belki O dinleyip, daha da arınacak;
3
اَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنْفَعَهُ الذِّكْرٰىۜ
Veya (Allah’ın Mesajı üzerinde) düşünüp, yapılan tebliğ O’na daha bir fayda verecek?
4
اَمَّا مَنِ اسْتَغْنٰىۙ
Ama (servetine, mevkiine güvenen ve) kendini İlâhî irşaddan müstağnî görene gelince;
5
فَاَنْتَ لَهُ تَصَدّٰىۜ
Onunla çok ciddi ilgileniyorsun (sanki İslâm’a girmesini arzu ediyormuşsun gibi).
6
وَمَا عَلَيْكَ اَلَّا يَزَّكّٰىۜ
O inanıp arınmak istemiş istememiş, bundan sana ne?
7
وَاَمَّا مَنْ جَٓاءَكَ يَسْعٰىۙ
Buna karşılık, gelip yanına oturan şevkle koşarcasına,
8
وَهُوَ يَخْشٰىۙ
Ve Allah’a kalbden saygı içinde,
9
فَاَنْتَ عَنْهُ تَلَهّٰىۚ
İlgini ondan esirgiyorsun.
10
كَلَّٓا اِنَّهَا تَذْكِرَةٌۚ
Hayır, (yapılması gereken bu değil)! Çünkü Kur’ân, (herkes için) bir öğüttür, bir uyarıdır;
11
فَمَنْ شَٓاءَ ذَكَرَهُۢ
Dileyen herkesin dinleyip, ders alacağı,
12
ف۪ي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍۙ
Son derece şerefli sayfalarda kayıtlı;
13
مَرْفُوعَةٍ مُطَهَّرَةٍۙ
(Allah katında) oldukça yüce ve tertemiz (her türlü bâtıldan, çelişkiden uzak);
14
بِاَيْد۪ي سَفَرَةٍۙ
Elleriyle (taşınır) melek–elçilerin,
15
كِرَامٍ بَرَرَةٍۜ
Asil, çok değerli ve iyilik timsali.
16
قُتِلَ الْاِنْسَانُ مَٓا اَكْفَرَهُۜ
Kahrolası inkârcı insan, nasıl da inkârda diretiyor!
17
مِنْ اَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُۜ
Bir düşünse, Allah onu neyden yarattı?
18
مِنْ نُطْفَةٍۜ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُۙ
(Baba ve anneden gelen) birkaç damla sıvıdan. Yarattı onu ve takdir etti ona her bakımdan ölçülü bir şekil ve bir hayat.
19
ثُمَّ السَّب۪يلَ يَسَّرَهُۙ
Sonra da kolaylaştırdı onun için (hayır ve mutluluk) yolunu.
20
ثُمَّ اَمَاتَهُ فَاَقْبَرَهُۙ
Nihayet ona ölümü verir ve kendisini kabre alır.
21
ثُمَّ اِذَا شَٓاءَ اَنْشَرَهُۜ
Ardından, ne zaman dilerse o zaman diriltir.
22
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَٓا اَمَرَهُۜ
Ne var ki o inkârcı, Allah’ın kendisine olan buyruğunu yerine getirmemiştir.
23
فَلْيَنْظُرِ الْاِنْسَانُ اِلٰى طَعَامِه۪ۙ
Ama insan, yiyeceğine bir baksın:
24
اَنَّا صَبَبْنَا الْمَٓاءَ صَباًّۙ
Yağmuru (gökten) şarıl şarıl boşaltıyoruz;
25
ثُمَّ شَقَقْنَا الْاَرْضَ شَقاًّۙ
Sonra toprağı açıyor, ekime hazır hale getiriyoruz.
26
فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا حَباًّۙ
Ve sonuçta orada bitiriyoruz taneli bitkiler,
27
وَعِنَباً وَقَضْباًۙ
Üzümler ve yenebilir her türlü sebze,
28
وَزَيْتُوناً وَنَخْلاًۙ
Zeytinler ve hurmalar,
29
وَحَدَٓائِقَ غُلْباًۙ
Gür ağaçlı sık bahçeler,
30
وَفَاكِهَةً وَاَباًّۙ
Daha başka her türlü meyve ve çayırlar,
31
مَتَاعاً لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْۜ
Geçimlik olarak sizin için ve hayvanlarınız için.
32
فَاِذَا جَٓاءَتِ الصَّٓاخَّةُۘ
Ama nihayet, kulakları patlatacak çığlığın vakti geldiğinde,
33
يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ اَخ۪يهِۙ
O gün kişi kaçar kardeşinden,
34
وَاُمِّه۪ وَاَب۪يهِۙ
Annesinden ve babasından,
35
وَصَاحِبَتِه۪ وَبَن۪يهِۜ
Eşinden ve çocuklarından.
36
لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْن۪يهِۜ
O gün kendi başının derdine düşmüştür herkes, ilgilenemez kimseyle.
37
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُسْفِرَةٌۙ
Yüzler olacaktır o gün pırıl pırıl,
38
ضَاحِكَةٌ مُسْتَبْشِرَةٌۚ
Güleç ve aldığı müjdeyle sevinç dolu.
39
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌۙ
Yüzler de olacaktır o gün toza toprağa bulanmış,
40
تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌۜ
Karanlığa batmış;
41
اُو۬لٰٓئِكَ هُـمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ
Onlar: kâfirlerdir onlar, günaha dadanmış hayasızlar.
42

Sureler

Mealler